İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yurtdışındaki Doğu Türkistanlılar yıllardır aileleri ve çocuklarından haber alamıyorlar

Komünist Çin rejimi tarafından ailelerinden birçok kişi hapse atılan ve bunun yanı sıra sahipsiz kalan çocukları da toplama kamplarına götürülen Doğu Türkistanlılar, yıllardır ailelerinden ve çocuklarından haber alamıyorlar.
70 yıldır komünist Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan’da acı dinmiyor. Ailelerin parçalandığı, milyonlarca insanın toplama kamplarında, cezaevlerinde tutulduğu, Türklüğü, İslam’ı hatırlatan her türlü ibadet ve sembolün yasak olduğu Doğu Türkistan, özgür olacağı günlerin geleceği ümidiyle direnmeye devam ediyor.

Çin’in uyguladığı baskı, asimilasyon ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan milyonlarca Doğu Türkistanlı, tüm bu yaşananlara Türk ve İslam ülkelerinin tepki vermemesinden büyük üzüntü duyuyor.

Ülkelerinde yaşanan sıkıntılar sebebiyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Doğu Türkistanlılar, hem maddi hem de manevi sıkıntılarla boğuşmaya devam ediyorlar. Türkiye’ye bir şekilde sığınmayı başarabilen Doğu Türkistanların ailelerinden çoğu kişi hâlâ Çin’in zulmü altında inlemeye devam ediyor.

İstanbul’da ikamet eden Abdurrahman Tohti, eşi ile birlikte akrabalarından birçoğunun hapishanede olduğunu, çocuklarının akıbetinden haberdar olmadığını ve sosyal medyadan bir çocuğunun toplama kampında olduğunu öğrendiğini ifade etti.

“13 bin dolar verip pasaport çıkararak yurtdışına çıkabildim.”

Doğu Türkistan’ın Aksu şehrinde dünyaya gelen ve ülkesinde aldığı eğitimden sonra yüksek eğitim almak için Mısır’a giden Abdurrahman Tohti, “Doğu Türkistan’da Çin polisleri suçsuz yere beni tutuklayıp 24 saat boyunca kollarımdan astılar. Ardından babam bu iş böyle olmaz! Diyerek 2011 yılında tanıdığı bir siyasiye pasaportumu çıkarması için 13 bin dolar verdi. 2013 yılında pasaportum çıktı. Ardından Mısır’a giderek 6 ay eğitim aldım. 4 Ekim 2013 yılında İstanbul’a geldim ve o zamandan beri buradayım.” dedi.

2014 yılında Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gelen ve babamın önerdiği bir kız ile evlendim. 21 Kasım 2014 yılında şu anda kamplarda olan 6 yaşındaki oğlum Abdülaziz dünyaya geldi. Sonra durumumuz düzelmeye başladı. 2016 yılının mart ayında ise kızım Nadire doğdu.” diye konuştu.

“Eşim, babam, annem, 2 ağabeyim, 2 kız kardeşim, kocaları, büyük abimin 14 yaşındaki oğlunu hapse atmışlar”

Abdurahman, “2 çocuğumuz olduğu için kaynanam bize yardım etmek için Türkiye’ye geldi. 2016 yılının Ağustos ayında akrabalarını görmek için eşimle birlikte Doğu Türkistan’a gittiler. Sonra eşimi sorgulayıp 2 ay hapse atmışlar. Kefalet olarak verilen para ile serbest bırakıldığını, ardından da 10 yıl ceza verildiğini duydum. Sonra da çocuğumu kampa götürmüşler.

“Eşim, babam, annem, 2 ağabeyim, 2 kız kardeşim, 2 kız kardeşimin kocaları, büyük abimin 14 yaşındaki oğlunu hapse atmışlar. Ama neden tutukladılar? Suçları nedir? Hiç bilmiyorum.” şeklinde konuştu.

“Sosyal medyada oğlumun asimile kampında çekildiği videosuna rastladım”

4 Ocak 2019’da sosyal medyada çocuğumu gördüm ve gözyaşlarımı tutamayıp ağladım. Sonra medyaya çıkıp olanları anlatmak istedim. Çok şey yaptım ama çocuğumun hayatta olup olmadığını öğrenemedim.

“Çin Konsolosluğu beni ölümle tehdit etti”

Çin Konsolosluğuna dilekçe yazdığını, telefonla aradığını ancak ailesiyle ilgili hiçbir bilgi alamadığını hatırlatan Abdurahman, “Sonunda da ‘eğer böyle yaparsan belki de bir trafik kazasında ölürsün’ diye tehdit ettiler. Ama ben hiç korkmadım. Çünkü benim dünyada hiçbir şeyim kalmadı. Yaşasam da ölsem de olur. Ailemden haber alabilmek için İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına gittim. Hatta Cumhurbaşkanı danışmanlarıyla bile görüştüm. Yetkililer ellerinden bir şey gelmediğini söyleyerek bana teselli verdiler.” ifadelerini kullandı.

Eğer çocuklarımla bir daha karşılaşırsam …

Abdurahman ailesiyle ilgili endişesini şöyle ifade etti: “Çocuklarımı ve eşimi özlüyorum Onları geri istiyorum. Eğer çocuklarımla bir daha karşılaşırsam, kim olduğumu bilemeyeceklerinden ve asimile edilip Çinli olarak yetiştirildiklerinden dolayı beni düşman olarak görmelerinden çok korkuyorum.”

“5 senedir anne ve babamın hiç sesini duymadım”

Çinin Doğu Türkistanlılara uyguladığı onca zulme rağmen kimsenin Çin’e hesap sormadığını belirten Abdurahman, “Ben bir Türk olarak Türkiyeli kardeşlerimden Uygur kardeşlerine sahip çıkmalarını istiyorum. Biz Çanakkale’de can verdiğimiz gibi şimdi de bu vatan için can vermeye hazırız. Biz o kadar can verirken neden kardeşlerimiz bir kez olsun bile Çin’e yeter diyerek ses çıkarmıyor? Dünya beşten büyüktür diyen Cumhurbaşkanımız neden bu kadar zulüm olurken Çin’e bir defa bile laf söylemiyor. Yeter bu kadar! Senin vatandaşın ama benim din kardeşim, kan kardeşim olan Uygurlar sana ne yaptı? Diye sormadı. Bize terörist diyorlar ama bu güne kadar bir Çinli ölmedi ama her gün doğu Türkistanlılar ölüyor. Benim gibi birisinin 3 çocuğu olsa 9-10 milyon çocuk hapislerde demektir. Suriyeli, Iraklı, Filistinli kardeşlerimiz de zulüm görüyor ama bayramda memleketine gidebilir. Her zaman yanlarında telefonu, interneti var ve babasıyla, annesiyle görüşebilir. Ben 5 senedir anne ve babamın hiç sesini duymadım. Bu kadar zulüm olur mu? Nerede bu kadar zulüm var? Hangi asırda yaşıyoruz? Telefonum yanımda ama babam hayatta mı öldü mü haberim yok.” şeklinde konuştu.

Abdurahman’ın kendi beyanlarından ve İlkha‘dan yararlanarak hazırlandı.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir