İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Uygurların durumunu anlatan “Ablam Nerede” belgeseli İstanbul’da izleyicilerle buluştu

Uygur aktivist Ruşen Abbas’ın haksız yere tutuklanan kardeşi Gülşen Abbas’ı arayış hikayesi odağında Uygurların mevcut durumunu ve Çin’in soykırım politikalarını ortaya koyan “Ablam Nerede” belgeseli 17 Eylül 2022 tarihinde İstanbul’da Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezinde izleyicilerle buluştu.

Daha önce dünyanın çeşitli yerlerinde gösterilen ve büyük etkisi olan “Ablam Nerede” belgeselin İstanbul’daki gösterimine de yoğun katılım sağlandı. İzleyiciler, 80 dakika süren belgeseli yoğun bir ilgiyle izledi.

Film sonrasında Memet Tohti Atavulla’nın moderatörlüğünde, belgeselde yer alan Ruşen Abbas, Abdulkerim İdris ve Cevlan Şirmemet, izleyicilerin sorularını yanıtladı. Akademisyen ve aktivistler dahil birçok izleyici, belgeselle ilgili değerlendirmelerde bulundu ve başarıları için onları tebrikledi.

Uygur aktivist Ruşen Abbas’ın Doğu Türkistan’da haksız ve hukuksuz bir şekilde tutulanan kardeşi Doktor Gülşen Abbas’ı arayış hikayesine odaklanan belgesel, bir çok toplama kampı tanığının, aktivistlerin, uzmanlar ve araştırmacıların ifadeleriyle Çin rejiminin Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk haklarına uyguladığı soykırım politikalarını, işlediği insanlığa karşı suçları canlı bir şekilde ortaya koyuyor.

Belgesel içeriğinde ayrıca Doğu Türkistan tarihi, iki cumhuriyetin kuruluşu, komünist Çin işgali, devam eden Uygur soykırımı ve zorla çalıştırma konuları yer alıyor.

DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIM UYGULAMALARI

Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğruyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.

ÇİN’İN  DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ CEZA KAMPLARINDA NELER YAŞANIYOR?

Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar.

Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor.

Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.

“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir