Türkiye’de son dönemde Çin istihbaratına çalışan kişilerin tutuklanması, Çin’in diasporadaki Uygurlara yönelik uluslararası boyutta uyguladığı baskının bazı örneklerini ortaya koyuyor.
Uluslararası bir Uygur hakları örgütü olan Dünya Kurultayı’nın (DUK), 5 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, Çin’in Uygur toplumunu baskı altına alma girişimlerine ilişkin endişeleri dile getirildi.
Uluslararası medyadan alınan raporlara atıfta bulunan DUK açıklamasında, 20 Şubat’ta Türk güvenlik güçlerinin, Türkiye’deki Uygur toplumunun ve ilgili kuruluşların önde gelen isimleriyle ilgili casusluk yaptıklarından ve bilgi topladıklarından şüphelenilen altı kişiyi tutukladığı vurgulandı.
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa konuyla ilgili, “Türkiye’de son dönemde Çin istihbaratına çalışanların tutuklanması, Çin’in diasporadaki Uygurlara karşı uyguladığı ulusötesi baskının çeşitli yöntemlerinin bazı örneklerini açığa çıkarıyor. Kendi tecrübelerime dayanarak Çin’in uzun kolunun sınırlarının çok ötesine uzandığını söyleyebilirim ve ÇKP eylemlerinden sorumlu tutulmadığı için bunun gibi suçları kolaylıkla yapabilir” ifadelerini kullandı.
Dünya Uygur Kongresi’nin, Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı ulusötesi baskıya ilişkin endişelerini dile getirdiği ve uyarıda bulunduğu açıklamasında, “Çin hükümetinin sınırlarının ötesine uzanan erişimi, dünya çapındaki Uygurlar için büyüyen bir tehlike oluşturuyor ve onların temel haklarını tehdit ediyor. Ayrıca Çin’in bu eylemleri, uluslararası hukukun yanı sıra devlet egemenliğini de ihlal ediyor” ifadesine yer verildi.
DUK açıklamasında ayrıca ÇKP’nin Uygur insan hakları savunucularını, gazetecileri, siyasi aktivistleri ve diasporanın sıradan üyelerini hedefe alarak “saldırı, adam kaçırma, sınır dışı ettirme gibi fiziksel saldırılar ve casusluk, siber saldırı ve telefon ya da internet üzerinden taciz veya şantaj gibi dijital saldırıları kullanarak Uygurları sessizliğe zorlamaya çalıştıklarını” belirtti.
DUK basın açıklamasında, Uygur toplumundan yaklaşık 50.000 kişinin Türkiye’de yaşadığı ve Çin devletinin baskılarına karşı yeterli derecede savunmasız olduğu belirtildi. SafeGuard Defenders DUK’un bir raporundan alıntı yaparak, Çin Komünist Partisinin (ÇKP), devlet ve sivil toplum kuruluşlarında görev alan Uygurlar hakkında casusluk yapmak için Türkiye’de ulusötesi bir ağ kurduğunu söyledi.
Raporda, Çin polisinin Uygur bireyleri muhbirlik yapmaya, Uygur soykırımı konusunda sessiz kalmaya veya Çin yanlısı propaganda çabalarına katılmaya zorladığı iddia edildi. ÇKP’nin casusluk yöntemlerini daha ayrıntılı olarak ele alan DUK, Çin hükümetinin, temsilcileri aracılığıyla, özellikle risk altında olan önde gelen Uygur liderlerine, aktivistlerine ve kuruluşlarına karşı karalama ve dezenformasyon kampanyalarını da yürüttüğünü belirtti.
Uygur İnsan Hakları Projesi’nin bildirdiğine göre, modern teknoloji aynı zamanda ÇKP’ye erişim alanını genişletmek için araçlar sağlıyor. Açıklamaya göre, bu ulusötesi baskı uygulamaları yalnızca mağdurlarla sınırlı kalmıyor, daha geniş bir toplumu da etkiliyor. ÇKP’nin taciz ve tehditlerinden korkan Uygurlar sıklıkla depresyona giriyor, aktivizmden uzaklaşıyor ve Doğu Türkistan’daki aileleri ve yerel topluluklarla bağlarını koparıyor. Özellikle topluluk ve kültürel bağlantıların kaybı, onların ruh sağlığı ve refahı üzerinde zararlı etkilere sahiptir.
Kaynak: Yeni Akit / Abdülhalik Kara
İlk yorum yapan siz olun