İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Uygur Türkleri için Afganistan Çin’den daha güvenli

Foreign Policy’de çıkan makalede Çin hükümet tarafından Uygur Türklerinin hürriyetine, dinine ve kültürüne karşı uyguladığı baskılardan ötürü Afganistan’a ciddi bir göçün başladığından bahsediliyor.
Çin tarafından ise bu göç olgusu terörizmin Afganistan’a yayılmasından ibaret olduğu belirtilirken, Sincan (Doğu Türkistan) bölgesindeki etnik anlaşmazlıklar ve Çin baskısından kaynaklanan göç ile beraber aslında Afganistan’ın daha da istikrarsızlaşacağı ve Çin hükümeti tarafından gittikçe artan baskı ile genç Uygurların şiddete şiddetle karşılık vermeye itildiği yorumu yapılmış.
90’larda Sovyetlerin dağılması ve Orta Asya’daki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra Çin’in de Doğu Türkistan adıyla bağımsız bir devlet kurmak isteyen Uygurlardan korktuğu ifade edilmiş. Bilhassa 11 Eylül saldırısından sonra bölgedeki Uygurların bu yöndeki faaliyetlerini terörizm olarak vasıflandıran Çin devleti tarafından ‘üç şeytan güce karşı’ (aşırılık, terörizm ve ayrılıkçılık) mücadele adı altında faaliyet başlattığı belirtilmiş.

1990-2010 yılları arasında Çin tarafından Uygurların etnik kimliklerinin ve dini yaşamlarının kademeli olarak milli bir tehdit haline getirildiği bu kapsamda Uygurlara karşı uygulanan ayrımcılığın banka hizmetlerinden, pasaport hakkından kısıtlı imkânlarla istifade etmeden daha da öteye gittiği belirtiliyor. Bu kısıtlamaların; Uygur kadınlarının dinlerinin gereği giydikleri kıyafetlerin kesilip kısaltılması, başlarını açmaya zorlanmaları, ateşli silahların bulundurulmasının yasaklanması, hatta mutfak bıçaklarına dahi kimlik kodlarının verilmesi ve evlerde belli yerlere sabitlenmesine kadar vardığı makalede belirtilmiş.
Robert D. Kaplan’ın görüşlerine de makalede yer verilmiş. Kaplan, Çin’in Uygur politikasının milli hedeflerinden kaynaklandığı, küresel bir güç olmak isteyen Çin’in içerde istikrarlı bir düzen oluşturmak için merkezi hükümetin ve yerel yöneticilerin güvenlik önlemlerini sıkılaştırdığı ifade etmiş.
Ancak vahşi uygulamaların Uygurları Orta Asya’ya ve Güneydoğu Asya’ya göç etmeye zorladığı ifade edilmiş.
Afganistan, Pakistan ve son olarak Suriye’de El Kaide ve Taliban gibi örgütler bünyesinde savaşan Uygurlardan da yine makalede bahsedilmiş.
Makalenin devamında Uygur militanlarının Afganistan’da örgütlenmesinde IŞİD’in büyük bir rolünün olduğundan bahisle bu durumun Çin’in Afganistan politikasında hızlı bir değişime yol açtığı bilgisine yer verilmiş. Bu örgütlenmeler dolayısı ile Çin’in Afgan hükümetine ekonomik yardımlarda bulunduğu ve ortak askeri operasyonlar düzenlediği belirtiliyor.
Makalenin sonuç kısmında ise Çin’in Sincan (Doğu Türkistan) bölgesindeki ‘beyin yıkama kampları’ gibi baskıcı politikalarının sadece ve sadece Uygurları daha fazla militanlaşmaya iteceği ve Afganistan’ın iç güvenliğini daha da karmaşık hale getireceği ifade edilmiş. Buna mukabil Sincan (Doğu Türkistan) ’da uzun vadede istikrarlı ve barışçıl bir ortamı sağlamanın yolunun dini ve etnik özgürlükleri geliştirmekten geçtiği yorumuna yer verilmiş.

Kaynak: Millî Düşünce MerkeziA. Selim Babaoğlu


İlginizi çekebilir:

Doğu Türkistan’ın kısa genel durumu

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Doğu Türkistan’da Kitlesel Baskı Yaşanıyor

Doğu Türkistan’da Çin Nazi Kamplarına Gönderilmeye Neden Olan 48 Gerekçe

Doğu Türkistan’daki keyfi tutuklanan Türkler Çin’in iç eyaletlerine nakledilmeye başladı

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir