Uygur aktivist BM’de, Çin’i Doğu Türkistan’da BM tevsiyelerini uygulayarak insan hakları ihlallerini durdurmaya, üye devletleri BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin ilgili kararını takip etmeye çağırdı.
Dünya Uygur Kurultayı Aktivisti Zumret Ay Erkin, 23 Mart 2023 İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin (UNHRC) 52. Oturumu sırasında Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri nedeniyle Çin’e ve konseye üye ülkelere seslendi.
Konuşmasında, Uygur Özerk Bölgesi’ndeki ihlallerin insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini belirten OHCHR bağımsız değerlendirmesinden bu yana, bir dizi BM raporu yayınlandığına vurgu yapan Zumret Ay, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kısa bir süre önce yayımladığı Uygurların zorla çalıştırılmasına ilişkin Uzmanlar Komitesi raporunu, BM Özel Prosedür yetkililerinin şubat ayındaki raporunu ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesinin geçen ay yayımladığı, bölgedeki insan hakları ihlallerine dair birçok konuyu gündeme getiren Nihai Gözlemleri hatırlattı.
“KONSEY HESAP VEREBİLİRLİĞE DEĞİNMEKTA BAŞARISIZ KALDI“
Zumret Ay ayrıca Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CERD) 23 Kasım’da yayımladığı ve devletlere insan hakları yükümlülüklerinin ciddi şekilde ihlal edilmesine son vermek için işbirliği yapma sorumluluklarını hatırlattığı kararına özellikle dikkat çeken çekti ve şu ifadeleri kullandı:
“Birçok BM raporlarına rağmen, bu Konsey hesap verebilirlik yollarına anlamlı bir şekilde değinmekte başarısız oldu. Çin Halk Cumhuriyeti’ni CERD ve OHCHR’nin Nihayi Gözlem tevsiyelerini uygulamaya, üye devletleri BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CERD) kararını takip etmeye çağırıyoruz”.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA NELER YAŞANIYOR?
Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar.
Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor.
Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.
“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.
İlk yorum yapan siz olun