İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İstanbul’da ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ eğitim programı gerçekleşti

Uygur Akademisi tarafından Uygur mücadelesine öncü bireyler yetiştirmek amacıyla planlanan ve gençlere yönelik ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ eğitim programının üçüncü bölümü İstanbul’da gerçekleşti.

Uygur gençlerinden Doğu Türkistan mücadelesine öncü bireyler yetiştirmek amacıyla planlanan ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ konulu uzun vadeli eğitim programının üçüncü bölümü, 21–22 Aralık 2024 tarihlerinde Uygur Akademisi’nin İstanbul Sefaköy ofisinde gerçekleştirildi.

İki gün süren ders programında, Prof. Dr. Süleyman Doğan, Abdürreşit Abdülhemid, Abdülhamit Karahan, Tahir Hamut İzgil, Dr. Mehmet Emin Begtimur, Memet Tohti Atavulla ve Muhammet Emin Bektur gibi araştırmacılar ve aktivistler, Uygurlar ve gençlikle ilgili önemli konuları ele aldı. Eğitime, Türkiye’nin çeşitli şehirlerindeki üniversitelerde öğrenim gören 18 Uygur genci katıldı.

Eğitim, Uyghur STEM’in kurucusu Muhammet Emin Bektur’un robotlarla ilgili dersi ile başladı. Derste robotlar hakkında kapsamlı bilgi verildi ve katılımcılara robotların türleri ve bileşenleri (donanım ve yazılım), çalışma prensipleri, kinematik ve hareket denklemleri, matematiksel ve fiziksel ilkeleri, robotların dış dünyadan bilgi algılama, işleme ve karar verme mekanizmalarındaki ‘algıla-düşün-hareket et’ döngüsünde yapay zeka ve makine öğrenmesinin oynadığı rol gibi konular pratik örneklerle anlatıldı.

Eğitimin ikinci dersinde, Uygur Akademisi Genel Sekreteri, Dünya Uygur Kurultayı Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı ve Uygur Akademisi Vakfı Başkanı Abdülhamit Karahan, “Yahudilerin Ulusal Mücadele Yöntemleri” konusunda ders verdi.

Karahan, önce Yahudileri kısaca tanıtarak 1800 yıl vatanlarından uzakta yaşadıklarını ve 1947’de kendi devletlerini kurana kadarki tarihi süreci özetledi. Ayrıca, onların mücadelesini başarıya ulaştıran çeşitli faktörleri örneklerle açıkladı. Karahan, 130 yıldır Çin işgali altında yaşayan ve zulüm gören Uygurların da bir gün kendi devletlerini kurabileceklerini ve bunun için zulümden kurtularak devlet kurmayı başaran milletlerin mücadele deneyimlerinden ders alınması gerektiğini vurguladı.

Üçüncü derste, İstanbul Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mehmet Emin Begtimur, Uygur gençlerine yönelik “Hitabet ve Etkili Konuşma Hakkında Temel Bilgiler” konulu dersinin devamını anlattı. Seminerde, etkili iletişimin temel unsurları detaylı şekilde ele alındı, beden dili, ses tonu ve sunum tekniklerinin önemi üzerinde özellikle duruldu.

Uygur meselesinin dünyaya anlatılmasında kişisel hikayelerin çok daha etkili olduğunu vurgulayarak, bu konuda katılımcılara önemli ipuçları veren Dr. Begtimur ayrıca her bir öğrenciye konuşma fırsatı tanıyarak, hitabetteki güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirip öneriler sundu.

22 Ocak Pazar günü sabah saatlerinde ünlü şair, yönetmen ve yazar Tahir Hamut İzgil “Yakın Dönem Uygur Tarihindeki Olaylarını Nasıl Anlamalıyız?” konusunda Uygur gençleriyle sohbet etti.

İzgil, Doğu Türkistan’ın eski çağlardan beri Uygur halkına ait olduğunu anlamamız gerektiğini, tarihimizi iyi anlayıp ders çıkarmanın önemini vurguladı ve “Uygur halkı tarihten ders almazsa, başımıza gelen bu soykırım tekrar tekrar devam edecek” dedi.

Pazar sabahı Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı ve Dünya Uygur Kurultayı Vakfı başkanı Abdüreşit Abdülhemit “Diasporadaki Doğu Türkistan Milli Mücadelesi” konusunda ders verdi. Abdulhemit bey, 1920 ve 1930’lu yıllardan günümüze kadar Uygur milli mücadelesinin tarihini ve süreçlerini detaylı bir şekilde anlattı. Diasporadaki Uygur liderlerin mücadeleleri ve diasporada Uygurların bağımsızlık arayışlarının aşamaları üzerinde durdu. Ayrıca, Dünya Uygur Kurultayı’nın kuruluş süreci, bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve uluslararası arenada Uygur meselesinin tanınması için atılan adımlar hakkında bilgi verdi.

Abdurreşit Abdulhemit, konuşmasının sonunda gençlerin milli mücadelede öncü bireyler olarak yetişip, samimiyet, fedakârlık ve yeterlilikle Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını sağlamak için önemli roller üstlenmeleri gerektiğini vurguladı.

Öğleden sonra bağımsız araştırmacı Memettohti Atavulla, “Çin’in Devlet Güvenlik Politikası ve Uygur Soykırımı” başlıklı bir sunum yaptı. Çing İmparatorluğu’nun sonundan itibaren Çin’in güvenlik politikasındaki değişim süreçlerine etki eden etkenleri anlattı. Bu etkenler arasında Çin’deki hakimiyet değişiklikleri, uluslararası konjonktürler ve Çin’in Sovyetler Birliği ve ABD ile olan ilişkilerinin zaman içindeki evrimi yer aldı. Atavulla, bu dönüşümlerin Mao, Deng ve Şi dönemleri gibi farklı iktidar yönetimlerinde nasıl şekillendiğine odaklandı ve her dönemin güvenlik politikasına kattığı özgün özellikleri açıkladı.

Ayrıca, Atavulla, Çin’in Uygurlar üzerindeki politikalarını da detaylandırarak, özellikle son yıllarda uyguladığı soykırım politikaları üzerine vurgu yaptı. Atavulla, bu politikaların, Çin’in ulusal güvenlik stratejileri ile nasıl örtüştüğünü ve Uygur nüfusunu hedef alan bu sistematik uygulamaların, Çin’in küresel güç olma yolundaki hedefleriyle nasıl bağlantılı olduğunu da tartıştı.

İki günlük programın son dersinde, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, “Mesnevi’den Modern Eğitime: Kişisel Gelişim” başlıklı bir ders verdi. Doğan, eğitimin üç ana amacını açıkladı: geçmişi anlamak, bugünü iyi yaşamak ve geleceğe hazırlanmak. Ayrıca, Mesnevi gibi klasik eserlerin sadece edebi değil, pedagojik ve şifa değeri taşıyan kaynaklar olduğuna dikkat çekti. Özellikle Mesnevi’deki 300’den fazla şiirsel hikayenin, bibliyoterapi (kitap terapisi) için zengin bir kaynak sunduğunu vurguladı.

Doğan, günümüz dünyasında bilgi ve iletişim teknolojilerinin hakimiyetinin arttığına, ancak asıl önemli olanın bu gücün nasıl kullanılacağına dikkat çetei ve “Bilginin en büyük güç olduğu çağımızda, kritik nokta bu gücü ahlaki değerlerle uyumlu bir şekilde kullanabilmektir,” şeklinde ifade etti. Bu bağlamda, Mevlana’nın “Ham idim, piştim, yandım” sözünün, insanın gelişim yolculuğundaki aşamaları özlü bir şekilde açıkladığını belirten Doğan, “Yaşam serüveninde her bireyin kendi alanında derinleşmesi, etik değerlere bağlı kalması ve sahip olduğu değer yargılarını doğru şekilde anlayıp aktarabilmesi hayati önem taşımaktadır,” dedi. Ayrıca, klasik eserlerimizdeki hikmetli öğretilerin, modern eğitim teknikleriyle birleştirilmesinin önemine değindi.

Bu eğitim programının iki aşaması, gençlerin aktif katılımı ve ders sonlarındaki soru-cevap bölümleriyle oldukça verimli geçti. Programın sonraki aşamaları, her ay bir hafta sonu olmak üzere İstanbul’da devam edecektir.

Uygur Haber kaynağını belirtmeyi unutmayın!

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir