İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yeni rapor: Çin, yatılı okulları Uygurlara karşı soykırım aracı olarak kullanıyor

Rapora göre Çin, yatılı okulları Uygur çocuklarını ailelerinden ayırmak, dillerini yok etmek ve onları ideolojik olarak şekillendirmek amacıyla kullanıyor. Bu bir eğitim değil — bu kültürel soykırımdır.

Uygur Araştırmaları Merkezi, 13 Mayıs 2025 tarihinde, Kökleri Koparmak: Çin’in Uygurlara Karşı Soykırım Aracı Olarak Yatılı Okul Kullanımı başlıklı yeni raporunu yayımladı. Bu rapor, Çin’in Uygur halkına yönelik baskıcı politikalarının en endişe verici yönlerinden biri olan Doğu Türkistan’daki (Uygur Özerk Bölgesi) Uygur çocuklarını hedef alan devlet destekli yatılı okul sistemini araştırıyor. Raporda bu okulların, eğitim ve gelişim merkezleri olmak yerine, küçük yaşlardan itibaren Uygur kimliğini, dilini ve kültürünü yok etmeyi amaçlayan zorla asimilasyon araçları olarak kullanıldığı belgeleniyor.

Yüzyıllardır Uygurlar, kendilerine özgü kültürel ve etnik kimliklerini korumuşlardır. Ancak Çin Komünist Partisi yönetimi altında, kitlesel Çinli göçü, toplama kampları ve şimdi de yaygın biçimde kullanılan zorlayıcı yatılı okul uygulamaları gibi koordineli politikalarla Uygur varlığını tehdit altındadır.

Rapor, Uygur anavatanındaki yatılı okul sisteminin kültürel soykırım mekanizması olarak nasıl işlediğini kapsamlı bir şekilde inceliyor:

  • Politika Kökenleri – Çin’in Uygurlara yönelik asimilasyon kampanyasının temellerini izliyor; 11 Eylül sonrası dönemde “terörle mücadele” anlatılarının baskıcı politikaları meşrulaştırmak için nasıl kullanıldığını gösteriyor.
  • Yatılı Okulların Uygulanışı – İlkokul çağındaki çocuklar da dahil olmak üzere, çocukların ailelerinden zorla ayrılarak devlet kurumlarına yerleştirilişini detaylandırıyor.
  • Eğitim Yoluyla İdeolojik Aşılamalar – Bu okullardaki müfredat ve ortamı tanımlıyor: Uygurca yasaklanıyor, aile bağları kötüleniyor, devlete sadakat aşılanıyor.
  • Tanıklıklar – Bu okullarda bulunmuş kişilerin doğrudan ifadeleri yer alıyor; bu anlatılar, Uygur çocuklarına verilen uzun vadeli psikolojik ve kültürel zararları inandırıcı ve çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Bu yatılı okullar sıradan okullara benzemez. Uygur ebeveynler, genellikle çocukları hakkında bilgi alma ya da onlarla iletişim kurma hakkından mahrum bırakılıyor. Birçok çocuk, ebeveynlerinin toplama kamplarında tutulmasından dolayı izole bir şekilde yaşamaya zorlanıyor. Bu okullarda çocukların kültürleri, dilleri ve inançları sistematik biçimde ellerinden alınıyor.

Uzmanlar ve uluslararası hukukçular, bu durumu kültürel soykırımın klasik bir örneği olarak tanımlıyor: bir etnik grubun kimliğini, en genç ve en savunmasız üyeleri hedef alınarak yok etmeye yönelik kasıtlı bir çaba.

Uygur Araştırma Merkezinin İcra Direktörü Abdulhakim İdris araştırmayla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Bu sözde ‘yatılı okullarda’ Uygur çocuklarına yapılan şey eğitim değil; zorla asimilasyon, kültürel silinme ve psikolojik travmadır. Çocukları ailelerinden, dillerinden ve kimliklerinden koparan Çin hükümeti, soykırım tanımına uyan büyük bir adaletsizlik işlemektedir. Uluslararası toplum, bir halkın geleceğinin bu sistematik şekilde yok edilmesine karşı sessiz kalamaz.

Rapor, uluslararası toplumu Uygur halkıyla dayanışma içinde olmaya, bu suçların ciddiyetini tanımaya ve adalet ile hesap verilebilirlik için harekete geçmeye çağırarak sona eriyor.

Raporun tamamı şu linklerden okunabilir ve indirilebilir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir