İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İstanbul’da ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ eğitim programı gerçekleşti

Uygur Akademisi tarafından Uygur mücadelesine öncü bireyler yetiştirmek amacıyla planlanan ve gençlere yönelik ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ eğitim programının dördüncü bölümü İstanbul’da gerçekleşti.

Uygur gençlerinden Doğu Türkistan mücadelesine öncü bireyler yetiştirmek amacıyla planlanan ‘Uluslararası Konjonktür ve Milli Mücadele Yöntemi’ konulu uzun vadeli eğitim programının dördüncü bölümü, 25–26 Aralık 2025 tarihlerinde Uygur Akademisi’nin İstanbul Sefaköy ofisinde gerçekleştirildi.

İki gün süren ders programında, Dr. Memtimin Bektur, Doç. Dr. Alimcan Buğda, doktora öğrencisi Abdullah Oğuz, Şemsikamer Artuş ve Memettohtı Atavulla gibi araştırmacılar ve aktivistler, Uygurlar ve gençlikle ilgili önemli konuları ele aldı. Eğitime, Türkiye’nin çeşitli şehirlerindeki üniversitelerde öğrenim gören 18 Uygur genci katıldı.

Devlet ve Lobicilik Hareketi

İstanbul Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Memtimin Bektur, “Devlet ve Lobicilik Hareketi” başlıklı dersinde Uygur gençlerine devlet yönetimi ve lobicilik konularını anlattı. Devlet yapısı ve yönetim felsefesi hakkında Yusuf Has Hacib, Aristo ve Rousseau’nun görüşlerinden örnekler veren Dr. Bektur, lobicilik kavramını parlamentoda belirli grupların çıkarlarını savunma yöntemi olarak tanımladı. Osmanlı dönemindeki Rum ve Ermeni lobicilik faaliyetleri ile Türk lobicilik hareketinin 1924’te New York Türk Yardımlaşma Cemiyeti tarafından başlatıldığını hatırlatarak, lobiciliğin modern demokrasilerdeki rolünü vurguladı.

Lobicilik faaliyetlerinde başarılı olmanın mali kaynakların etkin kullanımına bağlı olduğunu belirten Dr. Bektur, Yahudi lobisi gibi örneklerin uluslararası arenada güçlü etkiler yarattığını ifade etti. Uygurların da haklı mücadelesinde etkili lobicilik stratejileri geliştirmesi gerektiğini söyledi. Dersin sonunda, lobicilik faaliyetlerinde siyasi propaganda yöntemleri ve güçlü müttefiklerle iş birliği yapmanın önemine dikkat çekti.

Uygurlardaki İslam Geleneği ve Günümüz İslami Akımları

İstanbul Medeniyat Üniversitesi öğretim üyesi ve Doğu Türkistan Alimler Birliği Başkanı Doç. Dr. Alimcan Buğda, “Uygurlardaki İslam Geleneği ve Günümüz İslami Akımları” başlıklı konuşmasında, Uygurların İslam’ı kabul etme tarihini ve İslam’ın Uygur kültürüne etkilerini detaylandırdı. Talas Savaşı’nın (751) Türklerin İslam ile tanışmasında dönüm noktası olduğunu belirten Doç. Dr. Buğda, Karahanlı Devleti’nin İslam’ı resmi din olarak kabul ettiği süreci aktardı.

Uygurların İslam öncesi dinlerden miras kalan geleneklerini İslam’la harmanlayarak sürdürdüğünü ifade eden Doç. Dr. Buğda, milli örf ve adetlerin dini değerlerle uyumlu şekilde korunması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, İslam’daki “orta yol” anlayışının günümüzdeki sorunlara çözüm sunabileceğini belirterek, dini ve milli kimliklerin dengeli bir şekilde muhafaza edilmesinin önemine değindi.

Kaşgariye Devleti’nin İngiltere ve Rusya ile Olan Diplomatik İlişkileri

İsa Yusuf Alptekin Vakfı Genel Sekreteri ve doktora öğrencisi Abdullah Oğuz, “Kaşgariye Devleti’nin İngiltere ve Rusya ile Olan Diplomatik İlişkileri” başlıklı dersinde, Doğu Türkistan’ın tarihsel bağımsızlık mücadelelerini ve diplomatik ilişkilerini ele aldı. Çing Hanedanlığı’nın Doğu Türkistan’ı işgalinden itibaren süregelen 250 yıllık mücadele tarihini aktaran Oğuz, bölgenin stratejik konumunun İngiltere ve Rusya arasında nasıl bir rekabete yol açtığını detaylandırdı.

Yakup Bey döneminde Osmanlı Devleti ile kurulan bağlara dikkat çeken Oğuz, Kaşgariye Devleti’nin Osmanlı’ya biat ettiğini ve Osmanlı’nın bir parçası olarak kabul edildiği süreci anlattı. Günümüzdeki uluslararası ilişkilerin karmaşıklığına değinen Oğuz, milli mücadelenin başarılı olması için Uygurların stratejik hedeflerini net bir şekilde belirlemesinin gerekliliğini vurguladı.

Doğu Türkistan Milli Bağımsızlık Mücadelesinde Yeni Stratejiler

Eskiden Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliği’nde görev yapmış olan Şemsikamer Artuş, “Doğu Türkistan Milli Bağımsızlık Mücadelesinde Yeni Stratejiler” konulu konuşmasında, uzun yıllara dayanan diplomatik deneyimlerini gençlerle paylaştı. Uygur örgütlerinin uluslararası arenada etkili olmadığını ve mali kaynakların verimli kullanılmadığını belirten Artuş, lobicilik faaliyetlerinin önemine değindi.

Uygur örgütlerinin daha birleşik ve organize bir yapı oluşturması gerektiğini vurgulayan Artuş, akademik raporların hazırlanarak Doğu Türkistan’ın işgal edilmiş bir devlet olduğunun uluslararası topluma kanıtlanmasının ve bu konunun dünya gündemine taşınmasının hayati önemde olduğunu belirtti.

Çin’in Küresel Rekabet Stratejisi

Çin meseleleri araştırmacısı Memettohtı Atavulla, “Çin’in Küresel Rekabet Stratejisi” başlıklı dersinde, Çin’in uluslararası arenadaki ekonomik ve siyasi hedeflerini değerlendirdi. Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” projesiyle küresel ekonomik ağırlığını artırma stratejisine dikkat çeken Atavulla, bu girişimin altyapı projeleri ve ticaret yolları üzerinden bölgesel etkisini genişlettiğini ifade etti.

Çin’in askeri harcamalarındaki artış, teknolojik gelişmeler ve “borç tuzağı” stratejisi ile küresel etkisini artırdığını belirten Atavulla, Çin’in iç politikada ise otoriter yönetim anlayışını sürdürdüğünü vurguladı. Uygur gençlerinin bu stratejileri anlayarak milli mücadelede etkin adımlar atması gerektiğini sözlerine ekledi.

Uygur gençlerinin “Uluslararası Durum ve Milli Mücadele Yolları” konulu uzun vadeli eğitim programının dördüncü bölümü iki gün boyunca gençlerin derslere yoğun katılımı ve derslerden sonraki soru-cevap ve tartışmalar ile heyecanlı bir atmosfer içinde devam etti.

Bu eğitim kursları her ay 2 gün olarak planlanıp uzun vadeli olarak devam edecek.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir