İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dünya Finans Sistemini Kim Sabote Etti?

Mehmet Emin Hazret’in “Yükselen Duvarlar: ABD-Çin Ekonomik Çatışmasının Küresel Bedeli” kitabından bir bölüm.

Son yıllarda Çin, ABD’yi serbest ticaret kurallarını sabote etmekle suçlama dozunu giderek artırıyor. Çinli yetkiler, özellikle ABD’nin yüksek teknoloji sektörlerine uyguladığı kısıtlamaları, gümrük tarifelerini ve yaptırımları “korumacı politikalar” olarak lanse ederek küresel düzenin bozulmasından ABD’yi sorumlu tutuyor.

Ancak şu soruyu sormak gerekir: Gerçekten sistem sabote eden ABD mi? Yoksa Çin mi?

Sistemi Kim Sabote Ediyor?

Çin’in serbest ticaret sistemine yaklaşımı, söz verdiği reformlarla gerçek uygulamaları arasındaki derin farkla dikkat çekiyor.

2001. yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne katılırken Çin, para birimi Renminbi’yi (Yuan) serbest dalgalanmaya bırakacağına ve döviz piyasasını serbestleştireceğine dair taahhütlerde bulundu.

Bu kapsamda:

2002. yılında Çin, dönemin ABD Hazine Bakanı John Snow ve Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan’e, Yuan’ın değerinin piyasa koşullarına göre belirleneceği bir sisteme geçiş yapacağı yönünde resmi güvence verdi.

Ancak Çin, 2026 yılına yaklaşmamıza rağmen bu sözü yerine getirmedi. Renminbi hâlâ devlet kontrolünde ve sıkı bir şekilde müdahale edilen bir para birimi konumunda.

Çin’in Manipülasyon Stratejisi

Çin, döviz kuru manipülasyonu sayesinde ihracatını ucuz tutarak küresel pazarlarda avantaj sağladı. Bu durum, özellikle ABD’le ticaret dengesini büyük ölçüde bozdu.

2023 yılı itibarıyla Çin’in ABD ile olan yıllık ticaret fazlası 382 milyar dolara ulaştı. Bu, sadece bir ekonomik kazanç değil; aynı zamanda küresel sermaye akımlarının yönünü de etkileyen yapısal bir bozulmadır.

Çin, 2000’lerin ortalarından itibaren 3 trilyon doların üzerinde döviz rezervi biriktirerek, piyasa dengelerini kendi lehine çarpıttı. Bu rezervlerin büyük kısmı ABD tahvillerine yatırılmış olsa da, zaman zaman bunlar jeopolitik baskı aracı olarak da kullanıldı.

IMF ve SDR Gerçeğe

2016 yılında Uluslararası Para Fonu (IMF), Çin’in Renminbi’sini Özel Çekme Hakları (SDR) sepetine dahil etti. Bu karar, Çin’in uluslararası para sistemine entegrasyonu açısından önemli bir adımdı.

Ancak IMF’nin bu adımına rağmen Çin, serbest piyasaya geçiş konusunda hala net bir adım atmadı. Hatta bazı yıllarda Yuan’ın değerini bilinçli olarak düşürerek döviz piyasasında yapay rekabet avantajı sağladı.

Medya Savaşları ve Suçlu Arayışı

Bugün Çin, elindeki medya gücüyle ve “Çin tipi küreselleşme” modeliyle, ABD’yi korumacılıkla suçlayarak kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Ancak gerçek tablo oldukça farklı:

Serbest piyasa sistemine entegrasyon sözü verip, ardından bu sistemin kurallarını sürekle ihlal eden Çin, aslında küresel finans mimarisinde bir “sistemin içinden sabotaj” örneğidir.

Yeni Cephesi: Dijital Yuan, Kripto Yasağı ve SWIFT Alternatifler

Çin, geleneksel finansal sistemi yıllardır manipüle etmekle kalmadı; son dönemde teknolojiyi de kullanarak alternatif bir küresel finans düzeni kurma yoluna girdi.

Dijital Yuan (e-CNY) – Merkezleşmiş Alternatif

Çin, Merkez Bankası Dijital Para Birimi (CBDC) olan Dijital Yuan projesini 2020 yılında plot olarak başlattı ve 2023 itibarıyla büyük şehirlerde aktif kullanım aşamasına geçti.

Bu dijital para birimi blockchain teknolojisini kullanıyor gibi görünse de aslında tamamen merkezîleştirilmiş ve devlet kontrolünde bir yapıya sahip.

Dijital Yuan’ın temel hedeflerinden biri, piyasadaki para akışını tamamen izlenebilir hale getirmek; ancak dışa dönük amacı da ABD dolarına olan bağımlılığı azaltmak ve uluslararası işlemlerde alternatif bir ödeme aracı yaratmak.

Çin, bazı ticaret ortaklarıyla (özellikle Rusya, İran gibi Batı yaptırımlarına maruz kalan ülkelerle) Dijital Yuan bazlı şilemleri test ediyor.

Kripto Paralara Sert Yasaklar

Çin, bir yandan dijital Yuan’ı teşvik ederken, diğer yandan Bitcoin ve diğer kripto paraları tamamen yasakladı.

2021 yılında ülke çapında tüm kripto para madenciliği faaliyetlerini durdurdu. Ardından kripto alım-satımı da yasa dışı ilan edildi.

Bu çelişkili gibi görünen yaklaşım, aslında Çin’in serbest finansal araçları tehdit olarak gördüğünü ve kontrol dışı hiçbir sistemin gelişmesine izin vermeyeceğini gösteriyor.

SWIFT’e Alternatif Arayış: CIPS Sistemi

Çin, ABD’nin SWIFT sistemini jeopolitik baskı aracı olarak kullanmasından rahatsız. Bu nedenle CIPS (Cross-Border Interbank Payment System) adlı kendi uluslararası ödeme ağını geliştirdi.

2023 yılı itibarıyla CIPS’e 1300’den fazla finansal kurum katılmış durumda. Ancak bu sistem henüz SWIFT kadar yaygın değil.

Çin, özellikle BRICS ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarda CIPS’n kullanımını artırmak için çaba sarf ediyor.

Yeni Bir Finansal Düzen Peşinde

Bu gelişmeler, Çin’in yalnızca mevcut sisteme uymayı reddetmekle kalmadığını, aynı zamanda kendi sistemini kurarak küresel ekonomi üzerinde yeni bir nüfuz alanı yaratmak istediğini gösteriyor.

ABD’nin yaptırımlarına karşı savunma mekanizması kurmak

Doların hegemonyasını kırmak, Veri ve para üzerindeki kontrolü %100’e çıkarmak gibi hedeflerle Çin, küresel finans düzeninde köklü bir paradigma kayması yaratmaya çalışıyor.

Ancak bu strateji, serbest piyasa değerlerinden oldukça uzak ve sistemin “görünüşte serbest ama filen kontrolcü” bir modele doğru kaymasını beraberinde getiriyor.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir