İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Doğu Türkistan’daki Durumun Kısa Özeti

Doğu Türkistan’da Uygurlar başta olmak üzere Kazak, Kırgız ve Özbek, Tatar ve diğer halklardan oluşan 30 milyonu aşkın Türk yaşamaktadır. Genellikle Müslümandırlar.

İpek yolunda stratejik konuma sahip olan Doğu Türkistan yer ölçümü Türkiye’nin 2,5 katı kadardır. Zengin kömür yatakları, doğal gaz ve petrol rezervlerine sahiptir.

Bölgenin etnografyası değiştirilmeye çalışılıyor

1953 sayımında bölgedeki Çinliler nüfusu, %6 orandayken Çinlilere tanına göç teşvikleri sonucu 60 sene içinde şu an %40’i geçmiş durumdadır. Bu değişim daha da hızlandırılmıştır. Yanı sıra Uygur Türkleri Çinlilerle evlenmeye teşvik edilmektedir.

Aşırı kalabalık olan NAZİ kampları

Doğu Türkistan’da şu an milyonlarca Uygur Türkü, “eğitim kampı” adı verilen Çin’in NAZİ kamplarına keyfi olarak yargısız ve süresiz bir biçimde hapsedilmiştir ve işkencelere maruz kalmaktadır.

Doğu Türkistan’daki hapishane ve kamplarda oluşan aşırı kalabalıklar nedeniyle tutuklanan bu Türklerden bazıları Çin’in iç eyaletlerine gizli olarak nakledilmeye başlamıştır. Şimdilik Gansu ve Heilongjiang eyaletine taşınmış olduğu kanıtlanmıştır.

NAZİ kamplarında yaşananlar

Tutuklular, İslam’ı reddetmeye, kendilerini ve sevdiklerini durmaksızın eleştirmeye, hakaret etmeye, kültür ve geleneksel örf adetlerini aşağılamaya ve partiyi, Çinliliği yüksek sesle övmeye zorlanıyorlar.

Kamptakiler Beyin yıkama haricinde tecavüze, helal olmayan yemeklere, içki içmeye zorlanıyorlar. İtaatsizlik edenlere ise saatlerce ayakta durma, tecrit etme, yemek vermeme, demirden elbise giydirme, kafasını buzlu suya sokma gibi işkenceler uygulanmaktadır.

Kampların gizliliği

Çin’in daha önceleri mevcutlusunu reddettiği ve sonraları gizleyemeyip “mesleki eğitim kampları” olarak adlandırdığı bu NAZİ kamplarında keyfi olarak hapsedilen milyonlarca Türkün durumu tamamen gizli tutuluyor.

Aile üyelerine bile hangi kamplara gönderildiği ve ne zamana kadar tutuklu kalacağı hakkında hiçbir bilgi verilmiyor. İki senedir kamp süresini tamamlayıp ailelerine dönenler yok denecek kadardır. Kazakistan vatandaşı olduğundan kurtulabilenlerin anlattığına göre, tutuklular insanlık dışı işkencelere maruz kalıyorlar ve birçok kişi kamplarda hayatını kaybetmiştir.

Mesleki eğitim kampları yalanı

Çin yönetiminin kampta tutuklu bulunanlara meslek öğretiyoruz dedikleri apaçık yalandır ki, Tutuklu bulunanların çoğunu fikir, ekonomi veya mesleği bakımlardan çok ileride gelenler oluşturmaktadır. Mesleki eğitim alması gereken değil vermesi gereken insanlardır birçoğu.

Aşırıcılık yalanı

Çin yetkilileri, kamplardaki Türkleri dini ve milli aşırıcılıkları nedeniyle tutukladıklarını yutturmaya çalışıyorlar. Hâlbuki tutuklananların büyük çoğunu seküler insanlar oluşturmaktadır. Çin’e göre İslam inancı olmak ve Uygur kimliğini tanımak, yemekte helalı tercih etmek, rakı ve sigara içmemek bile aşırıcılık olarak nitelendirilmeye yeterlidir.

Tıbbi deneye tabi tutulma ve iç organlarının çalınması iddiası

Yurtdışına kaçmış bazı doktorların anlattıklarına dayanan bazı raporlara göre, Çin genelinde bir iç organa ihtiyaç duyulduğunda bir Türk tutuklu hayatını kaybeder. Özellikle genç erkekler öldürülür, tıbbi deneye tabi tutulur ve iç organlarının çalınabilir. Her bir Türkün DNA’si toplanmış olması ve Doğu Türkistan’daki havalimanlarında hazırlanan organ taşıma özel geçişleri bu iddianın olasılığını arttırır.

Çocuklar yetimhanelere toplanıyor

Ebeveynleri hapsedilmiş çocuklar akrabalarına teslim edilmek yerine alelacele hazırlanmış olan yetimhanelere toplanmaktadır.

Onların gündelik yaşamı ve eğitimi tamamıyla Çin kültürüne göre ayarlanmıştır. Akrabalarının bu çocuklarla ilgilenme hakları bulunmamaktadır.

Gündelik yaşam takip altında

Şimdilik kamp veya hapishane dışında kalan Türkler de özgür sayılmaz.

Doğu Türkistan Türkler için açık bir hapishaneye dönüşmüş durumundadır. Kişilerin tüm yaşamları detaylarına kadar çeşitli takipler altında geçiyor. Her aileye memurlar yerleştirilmiştir. Sık sık ve beklenmedik zamanlar ev aramaları gerçekleşir. Kapı önüne çıkınca çok yoğun yerleştirilen takip kameraları, semt veya market girişlerindeki yüz tanıma sistemleri, yer yer kurulmuş olan kontrol noktaları ve hiç beklemedik zamanlar ortaya çıkabilen sivil polisler tarafından yapılan kontrol ve aramalara sık sık maruz kalmaktadır.

Her aileye birden memur yerleştirilmiştir, hayatı onların takibi altında yaşanıyor. Kendi semtine giriş ve çıkışlarda yüz tanıma sistemlerinden geçmelidir. Sokaklarda yürürken her yere kurulmuş olan kontrol noktalarında terör zanlısı muamelesi görür.

Takip yazılımları: Arabalara araç takip cihazı yerleştirmesi ve Telefonlarına özel takip yazılımları kurmaları zorunludur. Her yolculuk ve telefonda konuşma, mesaj, sosyal medya hesapları, takip sistemleri tarafından sürekli kontrol altında tutuluyor.

Sürekli olarak mazeret tanınmayan siyası eğitim oturumlarına katılmaları zorunludur.

Oturumlarda Çince ve çeşitli siyasi propagandalar öğretilmekle birlikte kendi akrabaları ve yurt büyükleri üzerinde şikâyet etmeleri, gelenek göreneklerimizi aşağılayıp Çin kültürü davranışları benimsemeleri istenilmektedir.

Aydın kesim hedefte: Üniversiteler Uygur Türkü hocalardan arındırıldı

Çin, Türk aydınlarını hedefe alarak yok etmektedir. Bunlardan Kuran’ı Uygurcaya çevirmiş olan Salih Damolla ve diğer birçok alımımız eğitim kamplarında işkenceye dayanamayıp şehit olmuştur. Sadece dini alimlerimiz değil profesör, araştırmacı, eğitimci, gazeteci, yazar ve sanatkârlar hapsedilmekte, suç bulunmadığı halde bazıları idama çarpıtılmaktadır.

Küçüğümüzden buyana özenerek büyüdüğümüz ünlülerdin kimse kalmamıştır dışarıda. Hocalar kampa veya hapishaneye gönderilerek Üniversiteler de Türk hocalardan tamamen arındırılmıştır.

Hocalar kampa veya hapishaneye gönderilerek Üniversiteler Türk hocalardan tamamen arındırılmıştır.

Ekonomik durum derinden etkilenmiştir

Milli ekonomimiz için katkıda bulunmaya çalışmakta olan firma ve şirket sahibi olan, güç ve ilham kaynağımız sayılan değerli iş adamlarımız da sudan bahanelerle tek tek tutuklanmaktadır.

Hayırsever İşadamı Nurtay Hacim

Bununla birlikte toplumda işsizlik kendini göstermiş, Uygur aileleri, gelir kaynağı sağlayan iş güçlerinin hapsedilmesi ve iş imkanlarından yoksun bırakılmaları nedeniyle fakirliğe mahkûm edilmektedir.

Yurtdışındakileri bile rahat bırakılmıyor

Çin, çoğunluğu öğrenim gören yurtdışında yaşamakta olan Doğu Türkistanlıları da rahat bırakmıyor. Aileleri ve akrabalarıyla olan iletişimleri tamamen koparılmış olan Uygur öğrenciler, Çin polislerinden sürekli tehdit içerikli mesaj alıyorlar. Onlardan geri dönmeleri isteniyor ve geri dönmezse ailedekilerinin daha da ağır durumda kalmasına neden olacakları bildiriliyor.

Yurtdışındaki öğrencilerin ailesinden en azında bir kişi genellikle tutuklu bulunmaktadır. Dayanamayıp ailesine dönenlere de ailesindekilerle görüşme fırsatı verilmeden kamplara veya hapishanelere gönderilmektedir.

Hatta Misir gibi Çin’le ekonomi bağı güçlü olan bazı devletlerden Doğu Türkistanlı öğrencileri mecburi geri götürüp hapsetmektedir.

Camiler yıkılıyor, dini kitaplar ve tarih kitapları yakılıyor

Zaten çok az bir oranda kişilerin  girmesine izin verildiği camiler, insanların çok sayıda tutuklanması ve korkuyla çok uğramaması nedeniyle   gittikçe cemaatsiz kalmaktadır ve bu bahanelerle yıkılmaktadır.

Dini kitaplar ve tarih kitapları başta olmak üzere Uygurca yayımlanan kitapların çoğu yasaklanmıştır ve toplanıp yakılmaktadır. Seccadeler, ailedeki İslam ve milli tarz süslemeler aşırılığın işaretleri olarak tanımlanıp yok edilmektedir.


İlginizi çekebilir

Doğu Türkistan’da Çin Nazi Kamplarına Gönderilmeye Neden Olan 48 Gerekçe

Doğu Türkistan’daki keyfi tutuklanan Türkler Çin’in iç eyaletlerine nakledilmeye başladı

Çin, Doğu Türkistan’da Şimdilik Kültür Soykırımı Yolunu Tuttu, ya sonra …

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir