“Doğu Türkistan bir halkın geçmişidir; bugünü belirsizlik ve baskıyla doludur. Geleceği ise, uluslararası toplumun bu sesi duyup duymayacağına bağlıdır.” – Mehmet Emin Hazret
Yazar: Mehmet Emin Hazret
Bir İsim Neden Bu Kadar Önemlidir?
2025 yılının Nisan ayında Hollanda Parlamentosu’nda önemli bir gelişme yaşandı. DENK Partisi lideri ve milletvekili Stephan van Baarle, Çin Halk Cumhuriyeti’nin “Xinjiang” olarak tanımladığı bölgeye ilişkin olarak “Doğu Türkistan” adının resmi belgelerde ve devlet dilinde kullanılmasına dair bir yasa tasarısı sundu. Bu hamle, yalnızca bir terminoloji düzeltmesi değil; aynı zamanda tarihî, kültürel ve insani bir duruşun ifadesidir. Çünkü bazen bir isim, bir halkın tüm kaderini temsil eder.
Tarihin Derinliklerinden Gelen Bir İsim: Doğu Türkistan
“Doğu Türkistan” terimi, 19. yüzyılın başlarında Avrupalı coğrafyacılar tarafından, bugünkü Çin’in kuzeybatısında yer alan ve Uygur Türklerinin çoğunlukta olduğu bölgeyi tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlandı. Bu isim, Batı Türkistan (Orta Asya’daki diğer Türk devletleri) ile coğrafi bir bağ kurar. Ancak bölge halkı için bu, sadece bir coğrafi ifade değildir; aynı zamanda kültürel bir aidiyetin ve tarihî bir vatanın sembolüdür.
Uygurlar, binlerce yıl boyunca bu topraklarda çeşitli devletler kurmuş, İpek Yolu’nun kalbinde gelişen medeniyetler inşa etmiştir. 8. yüzyılda kurulan Karahanlılar, 10. yüzyılda İslamiyet’i resmî din olarak kabul eden ilk Türk devleti olmuştur. Dolayısıyla Doğu Türkistan, hem İslam tarihi hem Türk tarihi açısından stratejik ve kültürel öneme sahip bir bölgedir.
“Xinjiang”: Sömürgeci Bir İsimlendirme
Çin’in bölgeyi “Xinjiang” (yeni sınır) olarak adlandırması ise ancak 18. yüzyılın ortalarında, Qing Hanedanlığı’nın bölgeyi askeri olarak işgaliyle gerçekleşti. Bu isim, doğrudan Çin’in emperyal genişlemesinin dilsel bir tezahürüdür. Çin halkının kolektif hafızasında burası “sonradan kazanılmış” bir sınır bölgesi olarak yer eder. Oysa bölgenin kadim halkı olan Uygurlar, bu toprakları atalarının yurdu olarak görür.
Bu bağlamda “Xinjiang” isminin kullanımı, sadece bir coğrafi tercih değil; tarihî gerçekliğin yeniden yazılma çabasıdır. Modern sömürgecilik, yalnızca toprakları değil, anlamları da işgal eder.
Bir İsmi Anmak Neden Yasak?
Pekin yönetimi, “Doğu Türkistan” adını kullanmayı bir tür suç olarak tanımlar. Bu isim, Çin’in resmi ideolojisine göre “ayrılıkçı” bir çağrışım taşır ve bu ifadeyi kullanan kişiler çoğu zaman “terör propagandası” ya da “bölücülük” ile suçlanır. Halbuki uluslararası hukukta bir halkın kendi coğrafyasını kendi dilinde adlandırması, temel insan haklarından biridir.
Bir ismi telaffuz etmenin bile suç sayıldığı bir ortamda, dil, kimlik ve hafıza adeta gasp edilmiştir. Uygur Türkleri için “Doğu Türkistan” demek, bir milletin adını anmak, var oluşunu haykırmak demektir.
Karşılaştırmalı Perspektif: Rusya ve Diğer Çok Etnili Devletler
Çok uluslu yapıya sahip olan birçok ülkede, yerel halkların isimlendirmelerine saygı gösterilmektedir. Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan, Çeçenistan, Başkurdistan gibi cumhuriyetler kendi isimlerini taşıyabilmekte, yerel diller anayasal güvenceye alınmaktadır. Bu uygulamalar, çok kültürlü devlet yapılarının istikrarı için bir tehdit değil, tam tersine bir zenginlik olarak kabul edilmektedir.
Çin ise, Doğu Türkistan ismini bir “bölünme” işareti olarak algılayarak, baskıcı politikalarını meşrulaştırma aracı haline getirmiştir. Aslında rahatsız olunan şey isim değil; bu ismin temsil ettiği tarih, kimlik ve hak arayışıdır.
Uluslararası Toplumun Sorumluluğu
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri bugüne kadar Uygurlara yönelik insan hakları ihlallerini raporlamış, bazı ülkeler Çin’e yönelik yaptırımlar uygulamıştır. Ancak kelime tercihleri konusunda hâlâ ciddi bir çekingenlik söz konusudur. Birçok Batılı ülke, ekonomik ilişkiler ya da diplomatik hassasiyetler sebebiyle “Doğu Türkistan” adını kullanmaktan kaçınmaktadır.
Stephan van Baarle’nin girişimi, bu anlamda tarihi bir kırılma olabilir. Zira “Doğu Türkistan” demek, yalnızca bir isim kullanmak değil; o isimle birlikte bir halkın acılarını, umutlarını ve hak arayışını tanımaktır.
Sonuç: İsimler Bazen Hayat Kurtarır
Doğu Türkistan, bir halkın geçmişidir. Bugünü ise belirsizlik ve baskı doludur. Geleceği ise, uluslararası toplumun bu sesi duyup duymayacağına bağlıdır.
Uygurlar, sadece isimlerini geri istiyorlar. Çünkü bir halkın adı varsa, tarihi vardır. Tarihi varsa, geleceği de olacaktır.
Kaynakça & Notlar:
- Hollanda parlamentosunda “Doğu Türkistan” adının kullanılması önerildi
- Millward, James A. Eurasian Crossroads: A History of Xinjiang. Columbia University Press, 2007.
- Human Rights Watch. Break Their Lineage, Break Their Roots: China’s Crimes Against Humanity Targeting Uyghurs and Other Turkic Muslims. 2021.
- United Nations OHCHR. Assessment of human rights concerns in the Xinjiang Uyghur Autonomous Region, People’s Republic of China. 2022.
- Roberts, Sean R. The War on the Uyghurs: China’s Internal Campaign against a Muslim Minority. Princeton University Press, 2020.
İlk yorum yapan siz olun