İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Uydu görüntüleri, Çin’in Tibet’te gözaltı tesislerini genişlettiğini gösteriyor

Bir araştırma enstitüsü Çin’in Tibet’te bir baskı aracı olarak yüksek güvenlikli gözaltı merkezlerini genişlettiğini tespit etti. 

Karartma politikaları nedeniyle Çin Komünist Partisinin Tibetlileri hapsetme ve alıkoyma çabalarının kesin işleyişi, doğası ve ölçeği tam olarak anlaşılamamıştır. Bu nedenle Rand Europe araştırma enstitüsü, yetersiz kanıtlara dayanarak Tibet’teki hapishanelere ve gözaltı tesislerini tespit etmek için yenilikçi bir yöntem olan gece aydınlatma verilerinden yararlandı.

Uydu tabanlı sensörler kullanılarak günlük olarak ölçülen gece aydınlatma verileri, zaman içinde belirli konumlarda gece elektrik tüketiminin denge ölçüsünü temsil eder. Aylık eğilimler halinde bir araya getirilen bu veriler, Tibet’te tek başına havai uydu görüntüleri kullanılarak görülemeyebilecek inşaat veya belirli gözaltı tesislerinin kullanımındaki büyüme ve düşüşteki potansiyel değişiklikleri tespit etmeye yardımcı oluyor.

Enstitünün Raporu, Tibet gözaltı sistemini uluslararası toplum için bir “kara delik” olarak nitelendirdi.  Rand Avrupa araştırma enstitüsüne göre, şu anda Tibet’te en az 79 hapishane ve gözaltı merkezi var. Bunların çoğu kasaba ve köyde gözaltı merkezleri bulunuyor.

Ayrıca araştırmaya göre, son yıllarda Tibet’teki yüksek güvenlikli gözaltı merkezlerinde artan bir faaliyet modeli var.

Raporda “Uydu görüntülerine ilişkin analizimiz, Tibet Özerk Bölgesi’ndeki tüm gözaltı tesislerinin yüzde 86’sının en geç 2011 yılına kadar inşa edildiğini gösteriyor” ifadeleri yer alıyor.

Tibet, 70 yılı aşkın bir süre önce, Tibetlilerin bir işgal olarak tanımladığı ve Pekin’in teokratik yönetimden barışçıl bir kurtuluş olduğunu iddia ettiği şekilde ilhak edildiğinden beri Çin kontrolü altında.

Tibetlilere karşı yürütülen kampanya da dahil olmak üzere art arda hükümet baskısı dalgaları yaşandı. Bazı aktivistler ve insan hakları grupları, Tibetli aktivistlerin, dini şahsiyetlerin ve entelektüellerin taciz edilmesi, tutuklanması ve işkence görmesinin yanı sıra, nüfusun kitlesel gözetimi ve zorunlu yeniden eğitim ve işgücü transferi programlarıyla ilgili artan endişelerini dile getirdi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir