İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çin ekonomisi aşırılıkların ağır yükü altında

Çin, milyonlarca boş veya yarım kalmış konut, yerel yönetimlerin devasa borçları ve dünya ticaret gerilimlere yol açan kontrolsüz sanayi üretimi gibi sorunlarla boğuşuyor.

The Wall Street Journal’da Jason Douglas, Ming Li imzasıyla 1 Ocak 2025 tarihinde yayınlanan makaleye göre, Çin ekonomisi, tarihte görülmemiş bir emlak balonunun patlamasıyla sarsılırken, ülkenin altın çağı artık geride kaldı. ABD’yi geçerek dünyanın bir numaralı ekonomisi olma hayali, Pekin’in öngördüğünden çok daha uzağa, büyük ihtilalle de imkansıza kaydı.

Bugün Çin ekonomisi üç büyük sorunla boğuşuyor: Milyonlarca boş ya da yarım kalmış konut, yerel yönetimleri bunaltan devasa borçlar ve dünya ticaretinde gerilimlere yol açan kontrolsüz sanayi üretimi.

Elbette Çin’in hala güçlü yanları mevcut: Küresel üretimde söz sahibi, elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji gibi yeni teknolojilerde öncü. Yönetim geçmişteki krizleri başarıyla atlattı ve şimdi de ekonomiyi canlandırmak için yeni teşvik paketleri hazırlıyor.

Ancak yeni bir ticaret savaşının ayak sesleri duyulurken, ekonomideki bu aşırılıklar Pekin’i tehlikeli bir konuma sürüklüyor.

Tarihte Görülmemiş Servet Kaybı

Barclays’e göre, 2021’den bu yana emlak sektöründeki çöküş Çinli ailelerin 18 trilyon dolar kaybetmesine neden oldu. Bu rakam, 2008-09 küresel krizinde Amerikalıların yaşadığı kaybı bile gölgede bırakıyor. Covid-19 sürecinde uygulanan sert kısıtlamalarla birleşen bu darbe, Çinli tüketicilerin cüzdanlarını sıkı tutmasına yol açıyor.

Uzaklaşan Hedef

Yakın zamana kadar bazı uzmanlar, Çin’in 2030 civarında ABD’yi geçeceğini öngörüyordu. Bugünse küresel ekonominin lokomotifi ABD iken, Çin durgunlukla mücadele ediyor. Artık Çin’in 2050’e kadar ABD’yi yakalayabileceğine inanlar bile çok az.

Demografik Tuzak

Çin’in ekonomik toparlanmasını zorlaştıran bir başka faktör de nüfus sorunu. Çalışan nüfus giderek azalıyor ve bu durum, ülkenin ekonomik yükselişini destekleyen demografik avantajı tersine çeviriyor.

Kronikleşen Aşırılıklar

Onlarca yıldır yüksek yatırımlarla beslenen Çin ekonomisi, başlangıçta modern altyapı ve güçlü bir sanayi oluşturdu. Fakat aynı stratejide ısrar edilmesi, ülkeyi devasa borçlar, atıl konutlar ve fazla sanayi kapasitesiyle baş başa bıraktı.

Borç Yükü: Devlet, hane halkı ve şirketlerin toplam borcu GSYİH’nin %300’üne dayanıyor. Özellikle yerel yönetimlerin gizli borçları büyük risk oluşturuyor. Bazı göstergelere göre Çin’in borç yükü, 2008 krizindeki ABD’den ve Avrupa’nın borç krizindeki durumundan bile daha ağır.

Emlak Krizi: Eşi benzeri görülmemiş emlak patlaması, aynı şiddette bir çöküşe dönüştü. 2020’deki kısıtlamalardan sonra inşaat ve satışlar dibe vurdu. Teşviklere rağmen piyasa dengelenemiyor. Çarpıcı bir veri: Çin’de 80 milyon civarında boş konut var – bu sayı ABD’nin toplam konut stokunun yarısına denk.

Sanayi Fazlası: Ekonomiyi canlandırmak ve teknolojik üstünlük sağlamak için Xi Jinping, yatırımları sanayi sektörüne yönlendiriyor. Sonuçta üretim kapasitesi patladı, fiyatlar iki yıldır düşüyor ve üreticiler çareyi ihracatta arıyor. Bu durum başta ABD olmak üzere Batı’yla ve Brezilya, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerle ticari gerilimleri körüklüyor.

Uygur Haber kaynağını belirtmeyi unutmayın!

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir