Barın Katliamı’nın 33. yıldönümü münasebetiyle Ankara’da; siyasiler, akademisyenler, gazeteci, araştırmacı ve STK temsilcilerinin katılımlarıyla anma toplantısı gerçekleştirildi.
Doğu Türkistan’ın Aktu Nahiyesine bağlı Barın kasabasında, 5 Nisan 1990’da medana gelen milli direniş ve ardından Çin askerlerinin gerçekleştirdiği katliamın 33. yıldönümü münasebetiyle Ankara’da, Uygur Akademisi Vakfı ile Dünya Uygur Kurultayı Vakfı, “Barın Ayaklanması: Uygurların Şanlı Mücadele Tarihinin Unutulmaz Sayfalarından Biridir” başlıklı anma toplantısı gerçekleştirdi.
Anma toplantısına, Dünya Uygur Kurultayı (DUK) Sözcüsü Prof. Dr. Erkin Emet, Uygur Akademisi Vakfı Başkan Vekili Abdulhamit Karahan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Uz, İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin Gelecek Partisi Sivil Toplum, Halkla İlişkiler Temsilcisi Ali Burak Topaloğlu Gelecek Partisi Sivil Toplum, Halkla İlişkiler Temsilcisi Ali Burak Topaloğlu başta olmak üzere siyasiler, akademisyenler, gazeteci, araştırmacı ve STK temsilcilerinden oluşan 40’tan fazla kişi katıldı.
UYGUR AKADEMİSİ VAKFI’NIN BARIN KATLİAMI BASIN AÇIKLAMASI
Uygur Akademisi Vakfı’nın basın açıklaması metnini Abdulhamit Karahan Okudu. 5 Nisan 1990 Barın Katliamı ile ilgili basın açıklaması metni şu şekilde:
5 Nisan 1990 Barın Soykırımı Basın Açıklaması
Çin Komünist rejiminin Doğu Türkistan’da demografik yapıyı değiştirmeye yönelik uyguladığı baskıcı politikalarına karşı 5 Nisan 1990’da Barın kasabasında Uygur halkı bir direniş hareketi başlattı. Bu hareket, Çin’in silahlı müdahalesine tepki olarak bir milli inkılaba dönüştü.
Bu hareket, Barın Ayaklanması veya ardından gelen büyük katliam nedeniyle Barın Katliamı adıyla Uygur halkının mücadele tarihinde önemli bir yer edindi.
1990’lara doğru Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da “Aile Planlaması Politikası” adıyla doğum kısıtlamalarını sertleştirdi. Bu; zorla kürtaj, doğumu yaklaşan bebekleri zorla aldırma ve kısırlaştırma gibi uygulamaları da beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra, Çinlilerin Doğu Türkistan’a göç etmesi teşvik edildi ve onların bölgeye yerleşmesi için mali ve siyasi destekler sağlandı. Bu politikalar Uygurlar ile Çinliler arasında mevcut eşitsizliğin daha da artmasına neden oldu.
5 Nisan 1990’da bu baskı ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılması talebiyle, Kaşgar’ın Aktu ilçesine bağlı Barın kasabasında belediye binası önüne toplanan Uygur halkı, Çinli jandarma ve askerlerin silahlı müdahalesine maruz kaldı. Bu durum karşısında Barın halkı, Çin silahlı güçlerine karşı direnişe geçti. Bu direniş kısa süre içinde kasaba geneline yayıldı.
Sopa, çapa ve küreklerle donanmış olan direnişçilere karşı, Çin 22 bin 750 silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçakları ile saldırdı ve birkaç gün devam eden çatışmalar sırasında, direnişçilerin öncülerinden olan Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Muhammad Turdi ve Muhammad Tursun dâhil binlerce genç şehit düştü. Çin yönetiminin açıklamasına göre ise 170 direnişçi öldürüldü ve 350’ü esir alındı.
Fakat facia, direnişçilerin yok edilmesinin ardından geldi, hıncını alamayan Çin silahlı güçleri, kasaba genelinde büyük çaplı bir katliam gerçekleştirdi. Masum kadın ve çocuklar dâhil binlerce Uygur acımasızca kurşuna dizildi. Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerinden 10 binden fazla genç bu direnişe ilişkilendirilerek tutuklanıp idam edildi ve hapis cezasına çarptırıldı.
Uygur Türklerinin sahip olduğu iman gücüyle, sayıca binlerce kat daha az olmalarına rağmen, işgalci Çin ordusuna karşı yürüttüğü bu Barın direnişi, Doğu Türkistanlıların Çin işgal güçlerine karşı mücadele tarihindeki unutulmaz şanlı sayfalarından biridir.
Barın’daki bu soykırım olalı tam 33 yıl geçmiş olmasına rağmen hala dün olmuş gibi halkımızın hafızasındadır. Çin zulmü günümüzde de artarak devam ederek artık resmen bir bütün Uygur Türkü ulusuna karşı resmen soykırıma dönüşmüştür. Eğer dünya ülkeleri 33 yıl önce Barın katliamına yönelik yeterlik derecede tepki göstermiş ve Çin’e baskı yapmış olsaydı, Çin zulmü bugünkü gibi resmen soykırıma dönüşmemiş olurdu.
Biz dünya ülkelerinin, özellikle Türk hükümeti ve devletinin Barın Katliamında öldürülen kardeşlerimizin hesabını Çin’den sormalarını talep ediyoruz. Çin Doğu Türkistan’daki soykırım cinayeti için yakın zamanda mutlaka hesap vermelidir. Son olarak Şehitlerimize Allah’tan Rahmet Diliyoruz. Ruhları Şad, Mekânları Cennet Olsun!
05 Nisan 2023, Uygur Akademisi Vakfı Yönetim Kurulu
İlk yorum yapan siz olun