Doğu Türkistan’da Kurulan iki cumhuriyetin kuruluş yıldönümleri münasebetiyle Türk Ocakları ve Uygur STK’lar tarafından Ankara’da, Doğu Türkistan Sempozyumu düzenlendi.
12 Kasım 1933 Kaşgar’da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin 91. yıl dönümü ve 12 Kasım 1944 Gulca’da kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin 80. yıl dönümü münasebetiyle Türk Ocakları Genel Merkezi, Uygur Akademisi Vakfı, Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı ve Dünya Uygur Kurultayı Vakfı’nın işbirliğiyle 09 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da “Doğu Türkistan Sempozyumu” düzenlendi.
Milli Kütüphane toplantı salonunda gerçekleşen sempozyuma siyasiler, akademisyenler, araştırmacılar, STK temsilcileri ve gazeteciler başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.
Sempozyum açılışında, Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Abdurreşit Abdulhamit, Uygur Akademisi Vakfı Başkanı Abdulhamit Karahan ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı Başkan Vekili Prof. Dr. Erkin Emet protokol konuşması yaptı.
Mehmet Öz, “Doğu Türkistan’ı çok derin bir tarihi var. Türk tarihinin en önemli siyasi teşekküllerinin bulunduğu coğrafyanın bir parçasıdır. Bu coğrafyanın adı Türkistan’dır. Bugün oraları işgal eden Çinlilerin ve Türkiye’deki muhiplerinin iddia ettiğinin aksine burası tarihin en eski zamanlarından beri bir Türk yurdudur. Türklerin vatanıdır. Maalesef Çin egemenliğinin başlamasıyla Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz ve orada ağırlıklı olarak Uygurlar olmak üzere Türk kardeşlerimiz kimliklerindeki iki temel unsur yüzünden maalesef ayrımcılığa, baskılara zulümlere maruz kalmaktadır. Onlar Türk ve Müslümanlar. Bu iki unsur özellikle bugünkü Çin yönetimi tarafından çeşitli dönemlerde onların baskılara maruz kalmasının en önemli sebeplerinden birisidir” diye konuştu.
Doğu Türkistan’ın stratejik önemi ve Türk dünyasıyla olan bağlantısının öneminin altını çizen Öz, özellikle 2017’den sonra Doğu Türkistanlılara karşı Çin rejiminin pek çok katliamlarının olduğunu söyledi.
Milletvekili Doğan Bekin konuşmasında “1933 ve 1944’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ne yazık ki 1949’da yeni Çin hükümeti tarafından işgal edilmiş ve bu işgalden sonra büyük zulümlere maruz bırakılmışlardır. Bu zulümler 2015’e kadar devam etmiştir. 2015’ten itibaren ise yeni bir evreye girmiş. Ve sistematik bir soykırıma dönüşmüştür,” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmalarından sonra sempozyum iki oturum halinde gerçekleşti.
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun başkanlığında gerçekleşen ilk oturumda, Prof. Dr. Saadettin Yağmur Gömec “Tarihselden Bugüne Uygur Türkleri” konusunda, Prof. Dr. Konuralp Ercilasun “Doğu Türkistan Cumhuriyetleri” konusunda ve Prof. Dr. Erkin Emet “Doğu Türkistan Diasporası” konusunda sunum yaptı.
Prof. Dr. Mehmet Şahinöz’ün başkanlığını yaptığı ikinci oturumda, Doç. Dr. Erkin Ekrem “Doğu Türkistan Davasının Geleceği”, Prof. Dr. Alimcan İnayet “İki Cumhuriyet Dönemindeki Basın Dili”, Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz ise “Doğu Türkistan İzlenimlerim” konularında sunum gerçekleştirdi.
Yapılan sempozyum sonrası Uygur Akademisi Vakfı Başkanı Abdulhamit Karahan, İLKHA muhabirine konuştu.
Çin’in Doğu Türkistan’da asimilasyon ve soykırım politikası uyguladığını, dolayısıyla Uygur Türklerinin hem Doğu Türkistan’da hem yurtdışında bir var olma mücadelesi vermekte olduğunu belirten Karahan, “Dolayısıyla bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin daha duyarlı olmasını ve Uygur Türklerine yönelik ciddi bir devlet politikası oluşturulmasını ve Türk milletinin Uygur Türklerin yanında olarak ciddi fiili destek vermesini istemekteyiz,” dedi.
Çin’in soykırım politikaları kapsamında en önde gelen uygulamalarından biri olan toplama kamplarına değinen Karahan, “2017 itibariyle bölgede bin 200 tane toplama kampı inşa ederek 3 milyondan fazla toplumun en önde gelen entelektüel kesimi hapse attı ve bu insanlara Çin Komünist Partisi ve Çin yönetimi beyin yıkama programları yürütülüyor. Buna uymayan insanlara da fiziki işkence yapılıyor,” ifadelerini kullandı.
ABD, Japonya ve bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 11 ülkenin Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarını soykırım olarak tanıdığını belirten Karahan, “Türk ve Müslüman dünyasının da hem soydaş hem dindaş kardeşleri olan Uygurların yanında Çin’e karşı tavır vermelerini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Uygur Haber kaynağını belirtmeyi unutmayın!
İlk yorum yapan siz olun