İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

96 yaşındaki Uygur Türkü suçsuz yere tutulduğu cezaevinde hayatını kaybetti

Doğu Türkistan’da 96 yaşındaki Uygur Türkü Abidin Ayup’un suçsuz yere 7 yıldır tutulduğu cezaevinde hayatını kaybettiği ve cenazesinin ailesine teslim edilmediği öğrenildi.

Doğu Türkistan’da çok sayıda Uygur ve diğer Türk halklarından olan bireyler, Çin rejimi tarafından “yeniden eğitim kampları” olarak anılan toplama kamplarına, çalışma kamplarına kapatıldı veya düzmece mahkeme kararlarıyla suçsuz yere hapse atıldılar. Bunlar arasında çocuklar ve yaşlılar da bulunuyor.

Son zamanlar, yaklaşık 7 yıl önce Çin rejimi tarafından hapsedilen 96 yaşındaki Abinin Ayup’un hapishanede hayatını kaybettiği öğrenildi.

Uygur aktivist Cevlan Şirmemet’in aktardığına göre, yetkililer merhumun cenazesini ailesine teslim etmeyi reddetti. Bu durum merhumun doğal olmayan bir sebeple hayatını kaybetmiş olabileceği şüphesini uyandırıyor.

Abidin Ayup, Doğu Türkistan’ın Atuş şehrindeki bir camide imamlık yapmıştı. Ayrıca Ürümçi’deki İslam Enstitüsü’nde de akademisyenlik yapmış ve yaklaşık 20 yıl önce emekliye ayrılmıştı.

Abidin Ayup, 2017 yılında Çin rejimi tarafından tutuklanarak düzmece mahkeme kararıyla suçsuz yere 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve o dönemden bu yana 7 yıldır cezaevinde tutuluyordu.

DOĞU TÜRKİSTAN’DA NELER OLUYOR

Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar.

Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor.

Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.

“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir