İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

5 Temmuz 2009 Urumçi Katliamı :Planlı Bir Kıyım, Bastırılmış Bir Gerçek

Mehmet Emin Hazret’in “Doğu Türkistan: Sessizliğe Gömülmüş Bir Soykırım :
Tanıklar. Kanıtlar. Yüzünü Çeviren Bir Dünya ” kitabından bir bölüm

V. 11–15 Temmuz: Sayılar Artıyor, Gerçekler Saklanıyor

11 Temmuz: Belediye başkanı, ölü sayısını 184 olarak güncelledi.

13 Temmuz: Urumçi’de 3 Uygur genci sokak ortasında vurularak öldürüldü.

15 Temmuz: Ölü sayısı 192, yaralı sayısı 1721 olarak açıklandı.

Gulca’da 70 kişi gözaltına alındı.

VI. Temmuz–Ağustos: Sessiz Cezalar ve Mirzat Alim

2 Ağustos: Uygur sanatçı Mirzat Alim kayboldu.

4 Ağustos: Cesedi bulundu. Gözlerinden biri oyulmuştu.

7 Ağustos: 10 bin kişilik cenazeye polis saldırdı, 100’den fazla kişi tutuklandı.

Aynı dönemde yüzlerce yeni tutuklama yapıldı.
22–25 Ağustos tarihleri arasında Devlet Başkanı Hu Jintao’nun gizli ziyareti ve ardından gelen yoğun sansür politikaları, olayların ciddiyetini gözler önüne serdi.

VII. Eylül–Kasım: İdamlar, Göçmen Morali ve İadeler

3 Eylül: Han Çinlilerin yürüyüşü, polis tarafından engellenmedi.

4 Eylül: Kamu Güvenlik Bakanı bölgeye gelerek Han göçmenlere “moral ziyareti” yaptı.

7 Eylül: 5 Uygur’a idam cezası verildi.

15 Ekim: 6 Uygur daha idama mahkûm edildi.

23 Ekim: 19 kişi müebbet dahil çeşitli cezalara çarptırıldı.

30 Ekim: Çin medyasında 28 kişinin infaz edildiği duyuruldu.

Kasım: En az 200 kişi daha tutuklandı.

21 Aralık: Kamboçya, BM kampına sığınan 22 Uygur’u,
1.2 milyar dolarlık kredi karşılığında Çin’e iade etti.

VIII. Hipodrom Mahallesi: Urumçi’nin Kalbinden Sürgün

5 Temmuz’un ardından, Urumçi’deki en yoğun Uygur yerleşimlerinden biri olan Hipodrom Mahallesi hedef alındı.

40–50 bin Uygur’un yaşadığı bu mahalle, dayanışmanın ve kimliğin sembolüydü.

Katliam sonrası mahalleye giren iş makineleri ve askerî birlikler bölgeyi tamamen yıktı.

Gençler tutuklandı, yaşlılar ve kadınlar zorla memleketlerine gönderildi.

Ancak bu bir sürgün değil;
geri gönderilen her Uygur, aslında gözaltına gönderiliyordu.

“Sadece evlerimiz yıkılmadı.
Bir şehrin Uygur kimliği de yerle bir edildi.”
— Hipodrom Mahallesi’nden bir Uygur esnaf

IX. Sessiz Tanıklar, Sessiz Kayıplar

Binlerce Uygur, bu dönemde gözaltında kayboldu.

Aileler yıllarca haber alamadı.

Cesedi verilen az sayıda kişiden bazıları, işkence izleriyle teslim edildi.

Diğerleri nerede, nasıl öldürüldü — bilinmiyor.

“Kurbanların mezarı yoksa, yas da tutulamaz.
Ama bizim yıllardır tutamadığımız bir yasımız var.”
— Bir Uygur anne

X. Mirzat Alim: Sanatın Susturulan Sesi

Sanatçı Mirzat Alim, bu sürecin en sembolik kaybıydı.

Gözaltında öldürüldü, cesedi işkence izleriyle bulundu.

Şarkıları yasaklandı.

Ama adı, bir halkın hafızasında direnişin sesi oldu.

Bugün onun ismi, sadece bir sanatçıyı değil;
bir kültürün yok edilişine karşı yükselen kalıcı sesi temsil ediyor.

XI. Uluslararası Sessizlik: Diplomatik Körlük

Olaylar karşısında:

Uluslararası kamuoyu sessiz kaldı.

Çin’in ekonomik gücü ve diplomatik baskısı, tepkiyi bastırdı.

Yalnızca bazı insan hakları örgütleri sahada belge topladı.

“Kardeş bildiklerimiz de sustu.”
— Urumçi’den bir öğretmen

XII. Katliamdan Kamplara: Yeni Rejimin Başlangıcı

5 Temmuz 2009, sadece bir katliam değil;
büyük gözaltı rejiminin miladıydı.

Bu tarihten sonra:

Toplama kampları,

Yüz tanıma sistemleri,

Sosyal kredi takibi,

Dijital gözetim yapıları

adım adım inşa edilmeye başlandı.
2017’de görünür olan yapı, aslında 2009’da başlamıştı.

XIII. Hafızadaki Yer: Kapanmayan Bir Yara

Urumçi 2009:

En az 1000 ölüm,

10 binden fazla kayıp,

20 bin kişinin sürgünü anlamına gelmektedir.

Ama daha da fazlası:
Bu tarih, bir halkın hafızasında suskun bir çığlık olarak yaşamaktadır.

“Gelecek, asla geçmişsiz olmaz.
5 Temmuz, geçmişi susturulmuş bir halkın ezberinde kanlı bir tarihtir.”

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir