Komünizm Kurbanlarını Anma Vakfı, Doğu Türkistan'da toplama kamplarıyla ilgili 5 milyon veri ve tutuklu 730 bin Uygur Türkünün profilini içeren veritabanı oluşturdu.
Yazıların kategorisi: “Toplama Kampları”
Yüzbinlerce Uygur hapse atıldı ve milyonlarca Doğu Türkistanlı suçsuz yere toplama kamplarına gönderildi. Onlar, Çin'in çeşitli işkencelerine maruz kalıyor; yemek, su, uykudan yoksun, aşırı soğuğa maruz bırakılıyor.
Türkiye’de eğitimleri devam eden yüzlerce Doğu Türkistanlı, yıllar önce tatillerde memleketine döndüğünde, Çin polisleri tarafından gözaltına alınıp toplama kampına gönderildi, hapse atıldı veya pasaportuna el konuldu. Daha önce Türkiye’den mezunlar da hapsedildi, hatta kimileri işkenceler sonucu vefat etti. Uygur Haber olarak bunlardan bazılarının akibetlerini araştırdık.
Doğu Türkistan'da görev yapan çinli polis kan donduran ifadelerde bulundu: "Gözaltına alınacak kişi kotasını doldurmamız gerekiyordu", “Yere düşene, vücutları şişene kadar dövüyorduk. Kadın ve çocuklar da buna dahildi” “Fakat bu kişilerin hiçbirinin suç işlediğini sanmıyorum. Sıradan insanlardı” "Mahkumları günlerce uykusuz bırakır, yemek ve su vermezdik"
“Hamile olanları çocuğu düşürüp sonra hapse atıyorlar” "kadınlık hormonlarında değişiklik yapan ilaçlar kullanılmış" “aklını kaçıran çok kadın gördüm” “Soğuktan ayaklarımızı hissetmiyorduk” “Tecavüzler sıradan hale gelmişti”
Değerli hocamız Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, yıllardır Kaşgar'daki ailesiyle iletişim kuramıyordu. Dün dolaylı yollardan Çok vahim haberler aldı. Bir kardeşi işkence sonucu felç edilmiş. Diğerleri de Toplama kampında. Bakıcısız kalan 80 yaşındaki annesi ve yeğenlerinin akıbeti belirsiz.
Çin, kirli oyununa alet etmek için bir grup gazeteciyi Doğu Türkistan'a davet etti. Sorulara, işkenceyle ezberletilen cevaplar geldi. Ancak vahşete şahitlik edince konuşulması yasak olan esirlerle konuşan Arnavut araştırmacı gerçekleri dünyaya duyurdu. Kirli oyunu deşifre edip Pekin’i kendi silahıyla vurdu.
Doğu Türkistan’da milyonların toplama kamplarında tutulmasının dışında hapishaneler de Uygur ve Kazak Türkleriyle dolup taşıyor.
"İdam oranları diğer tüm ülkelerden fazla"
Mahkumlar trenlerle taşınıyor.
"Doğu Türkistan'da Zorla Çalıştırılan Mahkumlar" konulu panel düzenlenerek, Çin'in Doğu Türkistan Bölgesi'nde uyguladığı zorla çalıştırma politikalarını ele alan bir rapor paylaşıldı. Çin'in, Doğu Türkistan'daki toplama kamplarında tuttuğu Uygur Türklerini zorla pamuk tarlalarında karın tokluğuna çalıştırdığı belirtildi.
Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da inşa ettiği toplama kamplarına ve cezaevlerine aldığı Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara mensup kadınları çeşitli iğne ve ilaçlarla kısırlaştırdığı iddia edildi.
Donald Trump, dünya genelinde dini baskılara uğrayanların temsilcileriyle Beyaz Saray'da görüştü. Aralarında Çin tarafından müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş Uygur aktivist İlham Tohti'nın kızı Cevher İlham da bulunuyor.
Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı zulüm ve asimilasyon siyasetleri hakkında ABC Muhabiri Sophie McNeill'in hazırladığı "Dünyaya Anlat" adlı kapsamlı belgesel Avustralya'da birçok kez TV kanalında ve birçok İnternet sitesinde yayınlandı.
Teröre yardım ettiği gerekçesiyle 15 ay kamplarda tutulan Gülbahar Celilova ve Ömer Bekali, Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu kamplarda yaşadıklarını Independent Türkçe’ye anlattı: "15 ay güneşi görmedim, her anı işkenceydi"; “Ayda bir iğne yapıyorlardı”; “Her gün işkence görenlerin çığlıklarını duyuyorduk”; “Her cuma domuz eti yemeye zorlandık”; “Ellerimiz, ayaklarımız zincirle bağlıydı”
Dünyaca ünlü dev teknoloji şirketi Huawei'nin, Doğu Türkistan'da toplama kamplarının ve diğer gözetleme sistemlerinin teknolojik altyapısını hazırlamada katkısı olduğu öğrenildi.
Çin Takibatı Kazan Tatarlarını da Hedef Alıyor! / Türkiye’ye Seyahat Ceza Sebebi! / Toplama Kamplarına Alınan Tatarların İsimleri ... / Çin Takibatı Hedef Ayırt Etmiyor / Yetkililer Hesap Soracak Mı?
Çin tarafından açık hapishaneye çevrilen Doğu Türkistan'da gazetecilik yapmak da çok zor. Çin yönetimi, bölgeye haber yapmak için gelen basın mensuplarını yedi yirmidört takip ediyor ve engellemeye çalışıyor.
Kazak hükümeti; Çin, Doğu Türkistan’daki Müslümanların kimliklerini silmeye çalışırken karşısına dikilmeyeceğini açıkça belli etti. Ancak yanı başlarındaki kamplar Kazaklar, Uygurlar ve diğer gruplarla dolup taşarken, Doğu Türkistan hakkındaki hakikat göz ardı edilemeyecek kadar büyüyebilir.
Toplama kamplarının hapishaneden hiçbir farkı olmadığını söyleyen güvenlik görevlisi, röportajda siyasi eğitim merkezleri hakkında ayrıntılı bilgi veriyor.
"Bir defa 80 yaşındaki Uygur bir teyzenin ayağının kırıldığını gördüm. O ayağına kelepçe takıp arabaya götürdüler. Yaşlı kadıncağız ağlayayım dese sesi çıkmıyordu."
Gülbahar Celilova: "günlük olarak ne olduğu belli olmayan bir ilaç yutmaya zorlanıyorlardı ve ayda bir 'duyguları uyuşturan' bir iğne yapılıyordu."
“Odamda, parmaklarına çiviler çakıldığı için kanlar içinde kalan kızlar ve yediği dayaklar yüzünden ölenler vardı.”
Toplama kampları bugün Doğu Türkistan’daki zorba rejimin en çok göze çarpan, en geniş kapsamlı aygıtı. Toplama kamplarında hayatını kaybedenler var. Ancak toplama kampları Doğu Türkistan’da tecrübe edebileceğiniz en ağır ortam değil. Bunların dışında şartları çok ağır olan hapishaneler, insanların zorla çalıştırıldığı fabrikalar, ev hapsi gibi tecrit yöntemleri de vardır.
Öncelikle toplama kampından ne anladığımızı açıklığa kavuşturmak gerek. Toplama kampları herhangi bir suçtan hüküm giymemiş, davası görülmemiş, yalnızca kimliklerinden dolayı potansiyel olarak tehlikeli görülen toplumsal grupların önleyici tedbir olarak tecritlerine dayanıyor. Belli etnik grupların hedef alınması...
Çin’in Uygurlara her türlü işkenceyi yaptığı insanlık dışı toplama kampları dünyanın diğer ucunda Filistinlilere kan kusturan İsrail’e model oldu. İsrailli siyasetçiler Pekin’in uygulamasını ‘örnek’ gösterip aynı politikanın Filistin’de Müslümanlara karşı yürütülmesi için çağrı yaptı.
Toplama kampı tanığı, 15 ay boyunca Çin yönetiminin kamplarında işkence gördü. Gülbahar Celilova: "17 saat boyunca hiç kıpırdamadan duvara bakıyorduk. Başıma çuval geçirilerek günlerce işkence gördüm, 4 kez hastaneye kaldırıldım"
Doğu Türkistan’da bir milyondan fazla Uygur Türkü’nün alıkonulduğu "Eğitim Yoluyla Dönüştürme Merkezleri"nde adı altındaki toplama kamplarında tutulan kadın ve erkeklere zorla diktirilen spor kıyafetlerin, ABD'de üniversite kampüslerinde satışa sunuluyor olabileceği ileri sürüldü.
Toplama kamplarından kurtulanlarla yapılan röportajlar, Çin'in etnik kökeninden dolayı Türklerin emeğini de sömürdüğünü ortaya koyuyor. Uydu görüntüleri toplama kamplarının yanında ve içerisinde Türklerin köle gibi çalıştırıldığı fabrika yapıların inşa edildiğini gözler önüne seriyor.
Çin'in Mesleki Eğitim Merkezleri oalarak yutturmaya çalıştığı Ceza Kampları tarafından satın alınanlar: polis üniforması, kalkan, kask gibi polis malzemeleri ve taşer, şok tabancası, gürz, cop, göz yaşartıcı gaz, biber gazları gibi işkence araçları... Satın alma planında hatta işkence sandalyesi de bulunuyor.
Araştırmacı Cen Si’nin en yeni araştırmasında, Doğu Türkistan’ın güvenlik bütçesi üzerindeki araştırmalar sonucunda Çin hükümeti tarafından 2017’den beri tekrar eğitim kamplarının önemli ölçüde genişletildiği doğrulandı. Veriler,…
Uluslararası Af Örgütü, Çin’in kuzeyindeki Sincan Uygur Özerk Bölgesi valisinin, çoğunluğu Müslüman neredeyse bir milyon kişinin gözaltında tutulduğu kampları “ücretsiz mesleki eğitim” merkezleri olarak tanımlaması üzerine bir açıklama yayımladı.
Uluslararası Af Örgütü Çin Araştırmacısı Patrick Poon, yaptığı açıklamada “Valinin açıklamaları mevcut kanıtları hiçe saymanın yanı sıra, kamplarda acı çeken insanlara ve kayıpların ailelerine hakaret niteliği taşıyor. Neredeyse bir milyon kişi keyfi olarak gözaltında tutulurken hiçbir manevra Çin yetkililerinin Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde sistematik baskı uyguladığı gerçeğini gizleyemez” dedi. Poon, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Toplu gözaltı kampları esas olarak öğrenme merkezleri değil, cezalandırma ve işkence mekanlarıdır. İnsanların dövüldüğüne, yiyecekten mahrum bırakıldığına ve tecritte tutulduğuna ilişkin tutarlı haberler geliyor. Bu durum, neredeyse bir milyon insanın hayatı üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor. Yetkililerin Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde gerçekten neler yaşandığıyla ilgili dürüst olmasının zamanı geldi.”
Arka Plan:
Çin hükümeti, Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’ndeki Uygurlara, Kazaklara ve çoğunluğu Müslüman diğer etnik gruplara yönelik toplu gözaltı, izinsiz gözetim, siyasi telkin ve zorunlu kültürel asimilasyon politikalarını geçen yıl boyunca daha da yoğunlaştırdı. Gözaltına alınanların çoğunun ailelerine sevdiklerinin akıbeti hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Aileler ise çoğu zaman seslerini yükseltmeye korkuyor.
“Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi”nin kabul edildiği Mart 2017’den bu yana, Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde kamplara kapatılan ve çoğunluğu Müslüman olan etnik grupların sayısı hızla artıyor. Düzenlemeye göre “normal” olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak da dahil olmak üzere dini veya kültürel aidiyetin açık veya hatta özel alanda sergilenmesi “aşırılık” olarak değerlendiriliyor.
Çalışma veya eğitim amacıyla özellikle Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere gitmek ya da Çin dışında yaşayan insanlarla iletişim kurmak da insanları şüpheli konumuna düşüren temel sebepler arasında bulunuyor.
Kaynak: Uluslararası Af örgütü