Çin tarafından haksız yere müebbet hapse mahkûm edilen Uygur akademisyen İlham Tohti için İstanbul’da akademisyenler bir araya geldi. Onun için özgürlük ile Nobel Barış Ödülü’ne adaylık çağrısında bulundu.
Uygur halkının barışçıl mücadelesinin sembolü hâline gelen ve 12 yıldır haksız yere cezaevinde tutulan Uygur akademisyen İlham Tohti için 28 Kasım 2025 tarihinde İstanbul’da kapsamlı bir toplantı düzenlendi. İlham Tohti İnisiyatifi, İsa Yusuf Alptekin Vakfı ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın iş birliğiyle gerçekleştirilen toplantıya, akademisyenler, gazeteciler, STK temsilcileri başta olmak üzere geniş katılım sağlandı. Zeytinburnu Sosyal Tesisleri’nde yapılan program, İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşuyla başladı; İlham Tohti’nin hayatını, tutuklanma sürecini, akademik çalışmalarını ve Uygur halkı için yürüttüğü barışçıl çabaları anlatan özel bir belgesel gösterildi.
Toplantıya İlham Tohti İnisiyatifi Kurucu Başkanı Enver Can, Doğu Türkistan tarihi ve Türk dünyası üzerine akademik çalışmalarıyla bilinen eğitimci Ömer Kul, Kadın Akademisyenler Derneği (TÜRKKAB) ve Umay Ana Türk Dünyası Kadınlar Birliği Başkanı Mualla Uydu Yücel ve Doğu Kütüphanesi Yayınları’nın sahibi Erol Cihangir ve diğer konuklar konuşma yaptı. Konuşmacılar, hem İlham Tohti’nin kişisel cesaretini hem de onun temsil ettiği değerleri vurgulayarak Çin hükümetine onun serbest bırakılması çağrısı yaptı, uluslararası topluma ve akademik çevrelere İlham Tohti’nin 2026 Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi için onu adaylığa gösterme çağrısında bulundu.
Konuşmasında İlham Tohti’nin sadece Uygurlar için değil, bütün Türk dünyası ve insanlık için bir vicdan sembolüne dönüştüğünü söyleyen Enver Can, Tohti’nin tamamen barışçıl bir akademisyen olarak adalet, eşitlik ve hukukun üstünlüğü talep ettiğini hatırlattı. Enver Can, Tohti’nin 2014 yılında “bölücülük” suçlamasıyla müebbet hapse mahkûm edilmesinin tamamen siyasi bir karar olduğunu belirterek, dünyada yüzlerce akademisyen, insan hakları savunucusu ve parlamenterin Tohti’yi Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini, Türkiye’den gelecek desteğin ise bu süreçte hayati bir rol oynayabileceğini ifade etti.
Can şöyle devam etti: “Türkiye, İlham Tohti’nin fikrî mirasını, onun barışçıl çağrılarını, hukuk ve adalet taleplerini en iyi anlayabilecek ülkelerden biridir. Onu Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermek sadece bir akademisyene sahip çıkmak değil; aynı zamanda Doğu Türkistan’daki milyonların sesi olmak demektir. Bu adım, Çin’in yürüttüğü baskı politikalarına verilen en güçlü, en ahlaki ve en tarihsel cevaptır.”
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Kul da konuşmasında İlham Tohti’nin yıllardır dünya kamuoyu tarafından bir “barış entelektüeli” olarak tanındığını ve onun serbest bırakılmasının sadece bir bireyin özgürlüğü meselesi değil, insan haklarına saygı gösteren dünya düzeninin geleceğiyle ilgili bir sınav olduğunu belirtti. Kul, Tohti’nin üniversitedeki öğrencilerine ve okuyucularına yıllar boyunca şiddetsiz çözümleri, yasalar çerçevesinde hak aramayı ve etnik gruplar arasında karşılıklı saygıya dayalı bir diyaloğu öğrettiğini anlattı. Bu nedenle Tohti’nin cezaevinde tutulmasının Çin’in kendi yasalarına bile aykırı olduğunu ve uluslararası toplumun daha güçlü bir sesle bu durumu gündeme getirmesi gerektiğini söyledi.
Doğu Kütüphanesi Yayınları’nın sahibi Erol Cihangir ise İlham Tohti’nin eserlerini yayımlamanın yalnızca bir yayıncılık faaliyeti olmadığını; bunun aynı zamanda kültürel bir sorumluluk ve insan haklarına bağlılığın bir göstergesi olduğunu ifade etti. Cihangir, Tohti’nin düşüncelerinin dünyanın pek çok yerinde ilham kaynağı hâline geldiğini, fakat Çin’deki ağır sansür koşulları nedeniyle fikirlerinin kendi halkına ulaşmasının engellendiğini vurguladı. Ona göre Tohti, Doğu Türkistan’da hem akademik dürüstlüğün hem de demokratik değerlerin savunucusu olarak tarihsel bir yer edinmiş durumda.
Toplantıda ayrıca İlham Tohti’nin uluslararası alanda aldığı ödüller ve ulaştığı saygın konum da hatırlatıldı. Avrupa Parlamentosu tarafından verilen Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü, Václav Havel İnsan Hakları Ödülü, Martin Ennals Ödülü, PEN Özgürlük Ödülü gibi dünyanın en prestijli insan hakları ödüllerinin neredeyse hepsini kazanan Tohti, buna rağmen kendi ülkesinde ağır bir tecrit altında tutulmaya devam ediyor. Tohti’nin ailesiyle düzenli görüşmesine izin verilmemesi, avukat erişiminin kısıtlanması ve sağlık durumuna ilişkin hiçbir bilginin paylaşılmaması uluslararası hukuk örgütleri tarafından sistematik hak ihlalleri olarak değerlendiriliyor. Bu koşullar, Tohti’nin yalnızca siyasi bir mahkûm değil, aynı zamanda bir vicdan mahkûmu olduğunu açıkça gösteriyor.
İstanbul’daki bu toplantıdan sonra, İzmir ve Ankara’da düzenlenecek olan paneller ve toplantılar, İlham Tohti’nin 2026 Nobel Barış Ödülü’ne yeniden aday gösterilmesi sürecini desteklemeyi amaçlıyor. Katılımcılar, Türkiye’nin akademik dünyası, sivil toplum kuruluşları ve toplumun farklı kesimleri tarafından verilecek desteğin her açıdan önemli bir etki yaratacağını ifade ediyor. Toplantıda yapılan ortak çağrıda, İlham Tohti’nin barışçıl çalışmalarının ve Uygur halkı adına yürüttüğü bilimsel, etik ve insani mücadelenin Nobel Barış Ödülü’nün ruhuyla tamamen örtüştüğü vurgulandı. Organizasyonun ortak açıklamasında, Tohti’nin adaylığının yalnızca bireysel bir onurlandırma olmadığı; aynı zamanda Uygur halkının yaşadığı insan hakları ihlallerine yönelik küresel farkındalığı artırmanın etkili bir yolu olduğu dile getirildi.
Toplantı, katılımcıların İlham Tohti’nin özgürlüğüne kavuşması için uluslararası topluma, akademik çevrelere ve insan hakları örgütlerine yaptıkları dayanışma çağrısıyla sona erdi. Katılımcılar, Tohti’nin sesi duyulmadığı için onun adına konuşmaya devam edeceklerini, bilimsel çalışmaları ve barışçıl duruşu nedeniyle tarihe bir özgürlük ve adalet figürü olarak geçtiğini, Çin’in bu büyük yanlışı düzeltmesinin artık bir zorunluluk hâline geldiğini belirtti. Etkinliği düzenleyen kuruluşlar, İlham Tohti’nin sadece bir mahkûm değil, aynı zamanda Uygur halkının barış umudu olduğunu vurgulayarak toplumun tüm kesimlerini bu mücadeleye destek vermeye davet etti.
Aynı konulu toplatı 29 Kasım İzmir’de 30 Kasım Ankara’da düzenlenecek.




İlk yorum yapan siz olun