Uygur akademisyen Dilnur Reyhan, Çin’i protesto ettiği için Fransa’da mahkeme süreciyle karşı karşıya bırakıldı. Hak örgütleri, bu davayı Pekin’in yurt dışındaki eleştirmenleri susturmaya yönelik sınır ötesi baskı girişimlerinden biri olarak değerlendiriyor.
Fransa’daki Avrupa Uygur Enstitüsü Başkanı ve tanınmış Uygur akademisyen Dr. Dilnur Reyhan, 13 Ekim 2025 tarihinde Paris yakınlarında bir mahkeme tarafından “başkasına ait mülke zarar verme” suçlamasıyla yargılanacak. İnsan hakları örgütleri tarafından eleştirilen dava, 2022 yılında Çin hükümetine karşı düzenlenen bir protestodan kaynaklanıyor ve Pekin’in sınırlarını aşan baskı politikalarının bir simgesi haline geldiği belirtiliyor.
Şikâyet, Paris’teki Çin Büyükelçiliği’nin üç çalışanı tarafından yapıldı. Çalışanlar, Reyhan’ı Eylül 2022’de Paris yakınlarında düzenlenen bir müzik festivalinde elçilik afişine kırmızı boya fırlatmakla suçladı. Olay, bir davacının ifadesine göre 25 avroluk ayakkabı temizleme masrafına yol açtı ve bu küçük olay, neredeyse iki yıldır süren bir dava sürecine dönüştü.
Fransız savcılar davayı 2023’te reddetmişti. Ancak Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Mayıs 2024’te Fransa’yı ziyaretinin ardından, temyiz üzerine dosya yeniden açıldı. Ziyaret sırasında yüzlerce Uygur, Tibetli ve diğer aktivistler ülke genelinde protestolar düzenlemişti. Mart 2025 için planlanan duruşma ise Çin Büyükelçiliği temsilcilerinin katılmaması nedeniyle Ekim ayına ertelendi.
Çin, Eleştirmenleri Hukuk Yoluyla Yıpratmayı Amaçlıyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)’ne göre Çin hükümeti, demokratik ülkelerdeki yasal mekanizmaları kullanarak yurt dışındaki eleştirmenleri susturmayı hedefliyor. Reyhan da davanın tekil bir olay olmadığını, Pekin’in Doğu Türkistan ve ötesinde eleştiride bulunan akademisyen ve entelektüelleri hedef alan sistematik bir sınır ötesi baskı stratejisinin parçası olduğunu söylüyor.
Reyhan, Uygur Haber’e yaptığı açıklamada, “Benim davam basit bir hukuk meselesi değil; Çin’in, demokratik hukuk araçlarını kullanarak Batı’daki entelektüel ve akademisyenlere uyguladığı sınır ötesi baskının tipik bir örneği. Bu strateji özellikle 2020 yılında Türkiye’de Uygur kökenli Türk akademisyen Erkin Ekrem ve gazeteci Yücel Tanay hakkında dava açılmasıyla başladı. O tarihten bu yana Batılı akademisyen ve aktivistlere yönelik benzer davalar hızla arttı,” ifadelerini kullandı.
Çin büyükelçiliği temsilcilerinin bu davalarda asıl amacının kazanmak değil, eleştirmenleri yıpratmak olduğunu vurgulayan Reyhan, “Amaç, bu araştırmacı ve aktivistleri yıllarca süren davalarla yıpratmak; zamanlarını, enerjilerini ve maddi kaynaklarını tüketmek. Daha da önemlisi, bu tür davalarla diğer araştırmacıların ve aktivistlerin Çin rejimini eleştirmesinin önüne geçmek, Batı’da Çin politikaları üzerine bir sessizlik yasası dayatmaktır,” dedi.
Reyhan, uzun yıllardır Uygur halkının haklarını savunan ve Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım ve sistematik insan hakları ihlallerine — keyfi tutuklamalar, işkence, ailelerin ayrılması, kültürel asimilasyon ve zorla çalıştırma gibi uygulamalara — karşı çıkan bir akademisyen olarak tanınıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşlar, bu eylemlerin insanlığa karşı suçlar kapsamına girdiğini belirtiyor. Kimi ülke parlamentoları ise bu Doğu Türkistan’da işlenen bu suçları soykırım olarak tanımlıyor.
Reyhan, bu yılın başlarında görülen duruşmada, “Çin Büyükelçiliği için mesele davayı kazanmak değil, beni psikolojik ve maddi açıdan yıpratarak susturmak. Fransız mahkemeleri beni yargılamamalı; aksine Çin’in susturma girişimlerine karşı korumalıdır,” şeklinde konuşmuştu.
Reyhan Davası, Pekin’in Sınır Ötesi Baskı Modelini Yansıtıyor
Dilnur Reyhan’a açılan dava, Pekin’in sınır ötesi baskı modelinin daha geniş bir örüntüsünü yansıtıyor. Son dönemde Çin, yurt dışında yaşayan öğrenciler, gazeteciler ve muhaliflere yönelik baskılarını artırdı. Örneğin, Temmuz ayında Çinli yetkililer, Paris’te eğitim gören öğrenci Tara Zhang Yadi’yi çevrimiçi olarak Tibetlilerin haklarını savunduğu için “bölücülüğü teşvik” suçlamasıyla tutukladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Fransız makamlarına Reyhan hakkındaki suçlamaları düşürme çağrısında bulundu ve “bu davanın yalnızca Çin’in siyasi amaçlarına hizmet ettiğini” belirtti. Örgüt, “Fransa’daki insanların Çin ya da diğer baskıcı hükümetleri barışçıl biçimde protesto etme hakkına sahip olması gerekir” açıklamasını yaptı.
13 Ekim’deki duruşma yaklaşırken, insan hakları savunucuları ve Uygur diasporası örgütleri bu davayı, Fransa’nın akademik özgürlük, ifade özgürlüğü ve yabancı baskılara karşı duruş konusundaki kararlılığının bir testi olarak değerlendiriyor.
Uygur Haber kaynağını belirtmeyi unutmayın!





İlk yorum yapan siz olun