Gizli görüntülerde gözetleme kuleleri, dikenli teller ve kameralar dikkati çekiyor. Çocuklara sloganlar ezberletiliyor. Akşam olduğunda çocuklar ağlıyor. Anne babalarını istiyorlar. Çocuklar çamaşır suyu içip kendi kendilerine zarar veriyor. Çocuklara domuz eti yedirilip sadece Çince konuşturuluyor.
Şu ayda yayınlananlar: Ocak 2019
Türk Ocakları Kırıkkale Şubesi ve Kırıkkale Medya ve Gazeteciler cemiyetinin ortaklaşa düzenlediği "Doğu Türkistan Dramı'' adlı programa konuşmacı olarak katılan Hacı Bayram-ı Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, tutuklu Doğu Türkistanlıların Çin tarafından İslam’ı reddetmeye zorlandığını söyledi.
Şunun bilinmesi gerekir ki Doğu Türkistanlı Türkler Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkileri bozmak niyetinde değildir, onların Türkiye Cumhuriyeti devletinden istediği tek şey, adaletsizliğe ve zulme karşı bir ses vermesi, haksızlığa karşı haklının, zalime karşı mazlumun yanında olduğunu ortaya koyması, Filistinli mazlum Müslümanlara gösterilen ilginin yüzde birinin Doğu Türkistanlı Müslüman Türklere de göstermesidir.
Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm mazlumların yegane umududur. Başta Doğu Türkistan olmak üzere nerede mazlum varsa Türkiye’yi umut olarak görmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu umudun merkezindedir.” dedi.
Ateist, zalim ve barbar Çin yönetimi Uygur Türklerine akla hayale gelmeyen zulüm ve işkenceleri hiç çekinmeden yapmaktadır. Uygurların evlerini yıkmakta, topraklarını sorgusuz sualsiz gasp etmekte, soykırımı yapıp asimile etmekte, her türlü işkenceyi reva görmektedir.
Doğu Türkistanlıları kamplarda sistematik işkenceye tabi tutan Pekin ‘Buralar eğitim merkezi, bakın her şey çok güzel’ propagandası için seçilmiş gazetecileri seçilmiş bölgelere götürdü. BM, Af Örgütü raporları ve tanık ifadelerine rağmen ‘tatil köyü’ algısı yaratılmaya çalışıldı. Kara mizaha dönen ‘Çin tiyatrosu’ yerine bütün kapıların gözlem için uluslararası itibarı olan kuruluşlara açılması gerekiyor.
“Ne Çinciyiz ne Amerikancı!”/ “Doğu Türkistan’da insan hakları ihlal ediliyor”/ “Mahremiyet bitiriliyor”/ “Çin, Türkiye’de çok takipçili sosyal medya hesaplarını satın alıyor”/ “Müslüman yöneticiler bu işkencelere göz yumuyor”/ “Çin sadece Doğu Türkistan’da bulunan insanlara zulmetmiyor” ...
Uygur Türkleri başlığı geçtiğimiz yılın ortalarından beri giderek artan bir şiddetle idam, alıkonulma, asimilasyon haberleri ile anılıyor...
Derken işin rengi değişiyor zaten. Çünkü birileri ‘Tabii hoş şeyler değil, ama Çin ile aramızı bozmak ABD’nin işine yarar’ fikrini ortaya atıveriyor. Başka birileri de bu söylemin çıtasını yükselterek zırvayı zirveye taşıyor: ‘Öyle tabii, zaten zulüm de öyle abartıldığı kadar değil, Çinliler Uygur Türklerini eziyor demek CIA’e hizmet etmektir’.
Doğu Türkistan, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği yahut görmezden gelinmese de siyasi çıkarların gereği göz ardı edilerek feda edilen bir gerçek olarak ortada kalmış bir mesele, dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan tutsaklar ülkesidir.
Kocaeli Ülkü Ocakları Başkanı Gökhan Özkara, poşet kadar gündem olmayan Doğu Türkistan’daki zulmü, poşetle birlikte ülke gündemine taşıyacak bir projeye imza attı.
Doğu Türkistan’da milyonlarca anne ve baba sudan bahanelerle Çin’in Doğu Türkistan'da tesis ettiği toplama kamplarına alındı. Ve birçok aileyi perişan eden Çin hükumeti, sayısız çocuğu öksüz bıraktı.
Doğu Türkistan'da tutuklanan ve gözden kaybolan insan sayısı günden güne artıyor... ... Geçmişte okul, hastane ya da kamu binası olarak hizmet veren bir çok bina da küçük kamplara dönüştürüldü.... ... Tanıklar: "Sorgulama sırasında ağır işkence gördük, ufacık hücrelerde çok sayıda insan bir arada tutulduk ve kimilerini intihara sürükleyen Komünist Parti rejiminin acımasız uygulamalarına maruz kaldık." ... ... Camiler artık bomboş kalıyor. Çünkü camiye gelenler kayda alınıyor ve fişleniyor.
Bu yazıda Çin yetkililerinin açıklamalarına çok yer verilmiştir. Doğu Türkistan konuları, Türkiye'deki Çin yanlıları tarafından hep yalanlanırken Çin yetkilileri bile farklı biçimlerde anlatarak kabul etmek zorunda kalmıştır.
Çin devlet televizyonu yeniden eğitim kamplarından öğrencilerin Çince öğrendiğini, meslek edindiklerini, spor ve dans yapmayı öğrendiklerini iddia etti. Ancak bir Eğitim Kampı Müdürünün eğitime katkısı olacağını düşündüğü için 2 bin 68 polis jopu, 550 adet elektrikli jop, bin 367 çift kelepçe, 2 bin 792 kutu biber gazı aldığı belirtildi.
En başarılı Uygurların kitle halinde tutuklanmaları, Komünist Parti’nin on yıllardır süren sosyal mühendislik yöneliminin ürkütücü bir simgesi olmuş durumda... Yüksek profilli Uygur aydınları ortadan kaldırmak Çin hükümeti için yeni bir durum değil ve Uygurların yalnızca özgün etnik kimliğini silmekle yetinmeyip geleneklerini koruma kabiliyetini de ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Spor malzemeleri üreten Amerikan Badger Sportswear firması, fabrikalarında toplama kamplarındaki Uygurları çalıştırdığı ileri sürülen Doğu Türkistan'da bulunan Taida şirketinden ürün almama kararı aldı.
Doğu Türkistan’daki kamplarda toplanan Türkler için Kazakistan harekete geçiyor. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı, toplama kamplarında bulunan Kazak Türklerinin ülkeye geri dönüşü için çalışma başlattı. Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da “yeniden eğitim” kamplarında alıkonulan Müslüman nüfus içindeki etnik Kazakların Çin vatandaşlığından çıkarak komşu…
İslam’a kesinlikle inanmamam gerektiği söylendi. Boyun eğmek zorunda kaldım. Bir de Allah’a inanmadığımı ve dini reddettiğimi belirten bir belge imzaladım. Eğer bunu yapmasaydım şartlar çok daha ağır hale gelecekti ...
Türkiye’de taraftar bulmakta güçlük çekmeyen komplo teorilerinin aksine Batı dünyasının Doğu Türkistan’da olup bitenler konusuyla ilgisi çok sınırlı. Buna rağmen Batılı haber ajanslarının ve insan hakları kuruluşlarının ilgisi olmasa bizim oradaki gelişmeler hakkında bugünkü kadar bilgimizin ve ilgimizin olması mümkün olmazdı herhalde.
Türkiye ile Çin arasında iyi ilişkiler varsa ve gelecekte büyük ortaklıklar düşünülüyorsa, Müslüman Uygur Türklerinin de bu ilişkilerin merkezinde yer alması tabiidir ve yer alacaklardır. Onların feryadı bu ilişkilere kurban edilemez ve edilmemelidir.
Dört gün boyunca uyumadan sorgulandığını, saçının kazındığını ve kişisel mahremiyetini ve beden dokunulmazlığını hiçe sayan tıbbi muayenelerden geçirildiğini söyleyen Mihrigül, "Bu şekilde işkence çekmektense ölmeyi tercih ederdim. O nedenle beni öldürmeleri için yalvardım" dedi.
Türkiye, Kırım meselesine yaklaşımı gibi, Uygur Türkleri’nin uğradıkları zulüme, devlet olarak üst makamlarda biraz daha sessiz kalmaktadır. Dolayısıyla, Çin ile ilişkilerimizde Doğu Türkistan meselesi, düşünüldüğü kadar önem arz etmemektedir.
Çin, çağdaş Nazi işkence kamplarından bir an önce vazgeçmeli, yasadışı bir şekilde gözaltında tuttuğu milyonlarca soydaşımızı serbest bırakmalı, başta Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticileri olmak üzere uluslararası toplum bu konuda duyarlı davranmalı ve çözüm üretmelidir.
Çin’in resmi yayın organları, Doğu Türkistan'da geçen yıl 1 milyon 120 bin kamu memurunun, çoğunluğu Müslüman Uygurlardan oluşan bölgedeki 1 milyon 690 bin hanede konakladığını bildirdi.
Çin’in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olması ve İslam Ülkeleri Teşkilatı’na üye olan 57 ülkenin 20’sinin Çin’in en iyi ticaret ortağı olması sebebiyle Doğu Türkistan'daki zulme sessiz kalıyorlar ve Çin bu ülkelere sus payı olarak yardım yapıyor...
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, Çin'in Doğu Türkistan'da toplama kamplarına aldığı Uygurların sayısının 3 milyona ulaştığını ileri sürdü. Türkiye ve uluslararası toplumu çok geç olmadan harekete geçmeye çağırdı. "Kamplarda hayatını kaybeden 350 kişinin isimleri elimizde var." dedi.