İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazıların kategorisi: “Toplama Kampları”

Çin’in terörist kriteri: Türkiye’de öğrenim görmek

Türkiye’de eğitimleri devam eden yüzlerce Doğu Türkistanlı, yıllar önce tatillerde memleketine döndüğünde, Çin polisleri tarafından gözaltına alınıp toplama kampına gönderildi, hapse atıldı veya pasaportuna el konuldu. Daha önce Türkiye’den mezunlar da hapsedildi, hatta kimileri işkenceler sonucu vefat etti. Uygur Haber olarak bunlardan bazılarının akibetlerini araştırdık.

Çinli eski polis, Doğu Türkistan’da yaptıkları işkenceleri anlattı

Doğu Türkistan'da görev yapan çinli polis kan donduran ifadelerde bulundu: "Gözaltına alınacak kişi kotasını doldurmamız gerekiyordu", “Yere düşene, vücutları şişene kadar dövüyorduk. Kadın ve çocuklar da buna dahildi” “Fakat bu kişilerin hiçbirinin suç işlediğini sanmıyorum. Sıradan insanlardı” "Mahkumları günlerce uykusuz bırakır, yemek ve su vermezdik"

Toplama kampında 15 ay güneşi görmedim, her anı işkenceydi

Teröre yardım ettiği gerekçesiyle 15 ay kamplarda tutulan Gülbahar Celilova ve Ömer Bekali, Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu kamplarda yaşadıklarını Independent Türkçe’ye anlattı: "15 ay güneşi görmedim, her anı işkenceydi"; “Ayda bir iğne yapıyorlardı”; “Her gün işkence görenlerin çığlıklarını duyuyorduk”; “Her cuma domuz eti yemeye zorlandık”; “Ellerimiz, ayaklarımız zincirle bağlıydı” 

Çin’in İslama Karşı Büyüyen Savaşı: Şimdi De Kazaklar İçin Geliyorlar

Kazak hükümeti; Çin, Doğu Türkistan’daki Müslümanların kimliklerini silmeye çalışırken karşısına dikilmeyeceğini açıkça belli etti. Ancak yanı başlarındaki kamplar Kazaklar, Uygurlar ve diğer gruplarla dolup taşarken, Doğu Türkistan hakkındaki hakikat göz ardı edilemeyecek kadar büyüyebilir.

“Çin’in Doğu Türkistan’daki Siyasi Kampı – Hapishaneden farksız”

Toplama kamplarının hapishaneden hiçbir farkı olmadığını söyleyen güvenlik görevlisi, röportajda siyasi eğitim merkezleri hakkında ayrıntılı bilgi veriyor.
"Bir defa 80 yaşındaki Uygur bir teyzenin ayağının kırıldığını gördüm. O ayağına kelepçe takıp arabaya götürdüler. Yaşlı kadıncağız ağlayayım dese sesi çıkmıyordu."

Toplama Kamplarında, Tutuklular İşkenceye Uğruyor, İlaçla Zehirleniyor ve Öldürülüyor.

Gülbahar Celilova: "günlük olarak ne olduğu belli olmayan bir ilaç yutmaya zorlanıyorlardı ve ayda bir 'duyguları uyuşturan' bir iğne yapılıyordu."
“Odamda, parmaklarına çiviler çakıldığı için kanlar içinde kalan kızlar ve yediği dayaklar yüzünden ölenler vardı.”

Doğu Türkistan’daki diğer tecrit yöntemleri

Toplama kampları bugün Doğu Türkistan’daki zorba rejimin en çok göze çarpan, en geniş kapsamlı aygıtı. Toplama kamplarında hayatını kaybedenler var. Ancak toplama kampları Doğu Türkistan’da tecrübe edebileceğiniz en ağır ortam değil. Bunların dışında şartları çok ağır olan hapishaneler, insanların zorla çalıştırıldığı fabrikalar, ev hapsi gibi tecrit yöntemleri de vardır.

Çin’in 21. asır distopyası Doğu Türkistan’daki toplama kampları

Öncelikle toplama kampından ne anladığımızı açıklığa kavuşturmak gerek. Toplama kampları herhangi bir suçtan hüküm giymemiş, davası görülmemiş, yalnızca kimliklerinden dolayı potansiyel olarak tehlikeli görülen toplumsal grupların önleyici tedbir olarak tecritlerine dayanıyor. Belli etnik grupların hedef alınması...

Çin yönetiminin, kamplardaki Uygur Türklerini zorla çalıştırarak diktirdiği kıyafetleri ABD’ye satıyor

Doğu Türkistan’da bir milyondan fazla Uygur Türkü’nün alıkonulduğu "Eğitim Yoluyla Dönüştürme Merkezleri"nde adı altındaki toplama kamplarında tutulan kadın ve erkeklere zorla diktirilen spor kıyafetlerin, ABD'de üniversite kampüslerinde satışa sunuluyor olabileceği ileri sürüldü.

Çin Uygur Türklerini ‘toplama kampları’ndan sonra köle gibi fabrikalarda çalıştırıyor

Toplama kamplarından kurtulanlarla yapılan röportajlar, Çin'in etnik kökeninden dolayı Türklerin emeğini de sömürdüğünü ortaya koyuyor. Uydu görüntüleri toplama kamplarının yanında ve içerisinde Türklerin köle gibi çalıştırıldığı fabrika yapıların inşa edildiğini gözler önüne seriyor.

Doğu Türkistan’daki Kamplara Satın Alınanlar: Cop, Kelepçe, Şok Tabancası …

Çin'in Mesleki Eğitim Merkezleri oalarak yutturmaya çalıştığı Ceza Kampları tarafından satın alınanlar: polis üniforması, kalkan, kask gibi polis malzemeleri ve taşer, şok tabancası, gürz, cop, göz yaşartıcı gaz, biber gazları gibi işkence araçları... Satın alma planında hatta işkence sandalyesi de bulunuyor.

Toplu gözaltı kampları “mesleki eğitim” değil, cezalandırma mekanlarıdır

Uluslararası Af Örgütü, Çin’in kuzeyindeki Sincan Uygur Özerk Bölgesi valisinin, çoğunluğu Müslüman neredeyse bir milyon kişinin gözaltında tutulduğu kampları “ücretsiz mesleki eğitim” merkezleri olarak tanımlaması üzerine bir açıklama yayımladı.

Uluslararası Af Örgütü Çin Araştırmacısı Patrick Poon, yaptığı açıklamada “Valinin açıklamaları mevcut kanıtları hiçe saymanın yanı sıra, kamplarda acı çeken insanlara ve kayıpların ailelerine hakaret niteliği taşıyor. Neredeyse bir milyon kişi keyfi olarak gözaltında tutulurken hiçbir manevra Çin yetkililerinin Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde sistematik baskı uyguladığı gerçeğini gizleyemez” dedi. Poon, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Toplu gözaltı kampları esas olarak öğrenme merkezleri değil, cezalandırma ve işkence mekanlarıdır. İnsanların dövüldüğüne, yiyecekten mahrum bırakıldığına ve tecritte tutulduğuna ilişkin tutarlı haberler geliyor. Bu durum, neredeyse bir milyon insanın hayatı üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor. Yetkililerin Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde gerçekten neler yaşandığıyla ilgili dürüst olmasının zamanı geldi.”

Arka Plan:

Çin hükümeti, Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’ndeki Uygurlara, Kazaklara ve çoğunluğu Müslüman diğer etnik gruplara yönelik toplu gözaltı, izinsiz gözetim, siyasi telkin ve zorunlu kültürel asimilasyon politikalarını geçen yıl boyunca daha da yoğunlaştırdı. Gözaltına alınanların çoğunun ailelerine sevdiklerinin akıbeti hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Aileler ise çoğu zaman seslerini yükseltmeye korkuyor.

“Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi”nin kabul edildiği Mart 2017’den bu yana, Sincan (Doğu Türkistan) Bölgesi’nde kamplara kapatılan ve çoğunluğu Müslüman olan etnik grupların sayısı hızla artıyor. Düzenlemeye göre “normal” olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak da dahil olmak üzere dini veya kültürel aidiyetin açık veya hatta özel alanda sergilenmesi “aşırılık” olarak değerlendiriliyor.

Çalışma veya eğitim amacıyla özellikle Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere gitmek ya da Çin dışında yaşayan insanlarla iletişim kurmak da insanları şüpheli konumuna düşüren temel sebepler arasında bulunuyor.

Kaynak: Uluslararası Af örgütü