İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnsanlık bir kez daha sınavda: Doğu Türkistan

Prof. Dr. Zakir Avşar

Yüzyılımızda insanlığın vicdanı sık sık sorgulanır oldu. Dünyanın dört bir yanında büyük kıyımlara, soykırımlara, baskılara uğrayan halklar var ve ne yazık ki sorunları çözülemiyor, üzerlerindeki tehdit giderilemiyor…

Doğu Türkistan diye bilinen ve şimdi Çin’in siyasi sınırları içinde kalan bölgede yaşayan Uygur Türkleri, özelikle komünist – Maoist devrim sonrası gittikçe artan büyük bir baskı ve kıyıma maruz kalmış, zorlu göçler yaşamışlardır.

Mehmet Emin Buğra, İsa Yusuf Alptekin gibi önderler Türkiye merkezli ve insan hakları eksenli bir mücadele ile meseleyi tüm dünyaya anlatmak için olağanüstü bir çaba göstermişler, bayrağı onlardan General Rıza Bekin ve Erkin Alptekin gibi çok kıymetli isimler devralmış ve sürdürmüşlerdir.  Şimdi de genç kuşak meselenin sahibidir.

Doğu Türkistan meselesinin Türkiye merkezli savunma hattında her dönemde Türk milleti Uygur kardeşlerinin yanında olmuş, tüm uluslararası platformlarda büyük bir özveri ve çaba içinde bu konunun anlaşılır olması ve çözüme kavuşturulması için çalışmıştır. Mesele, hala Türkiye ve Türk milletininderin alakası ile dünya gündemindedir.

Doğu Türkistan meselesinin günümüzde en önemli bayrak ismielbette şu anda ABD’de yaşayan Rabia Kadir hanımefendidir. Maddi, manevi tümvarlığını Doğu Türkistan’ın özgürlüğüne adamış çok fedakâr bir hanımefendi olan Rabia Kadir’in mücadelesi Uygurların mücadele tarihi içinde hep anılacaktır.

Çin’in Doğu Türkistan’a yönelik baskıcı politikalarının yeniden zirveye çıktığı bir dönem içindeyiz. Pek çok Uygur toplama kamplarınaalınıyor ve ideolojik bir eğitimden geçiriliyor. Diğer yandan ifade, din veinanç özgürlüğü üzerinde muazzam bir kısıtlama var. Sesini çıkaranın sesikesiliyor. Uygur Türkçesi ile eğitim yasaklandı.  Cezaevleri Uygurlarla dolu. Suçları ise Uygur olmak…

Uygurlar hür dünyaya ulaşabilmek, seslerini duyurabilmek, yaşadıkları bu büyük baskı ve soykırımı anlatabilmek için olağanüstü bir gayretiçindeler. İmkânları ise son derece kısıtlı. Dünyanın birçok ülkesi Çin ileilişkilerini bozmak istemiyor. Olanı biteni görmezden gelmeyi tercih ediyor.

Şimdi insanlık bir kez daha sınavdadır…

Türkiye dünyanın vicdanı haline geldi. Myanmar konusunda en yüksek sesi veren idi. Filistin konusunu herkesten daha yüksek sesle dilegetiren idi. Mısır’daki darbeyi ilk reddeden idi. Irak’ın ve Suriye’nin yükünühala çeken ülkedir. Dört milyona yakın Suriyeli kardeşimiz Türkiye’de dir ve barışa kadar da kalacaktır. Elbette ki Uygur Türklerinin yaşadığı bu büyük kıyıma sessiz kalması düşünülemez ve tarihi boyunca da kalmamıştır.

Türkiye’nin Doğu Türkistan konusundaki politikası yüzyıldır açık ve sarihtir. Hattı zatında bugün dünyada böyle bir meselenin varlığı biliniyor ise temelinde Türkiye vardır. Meraklılarına önerim, General RızaBekin’in anılarını okumalarıdır. Memduh Şevket Esendal’ın Kabil’de büyükelçiiken Atatürk’ün talimatı ile pek çok Uygur öğrenciyi Türkiye’ye getirtip,okuttuğunu ve her birinin Doğu Türkistan davasının devasa savunucuları olduğunuorada görmek mümkündür.

Günümüzde de yine bu konunun en önemli savunucusu Türkiye’dir. Türkiye’yi suçlamak için hiçbir fırsatı kaçırmayanların bu meseleyi dillerine dolayarak güya ilgisiz kalıyormuş gibi aktarmaya çalışmalarıda beyhudedir.

Hele konuyu Suriyeli mültecilerle ilişkilendirerek anlatmayaçalışmaları ise vahimdir. Suriye, en uzun sınırımız olan komşumuzdur.  Doğal olarak oradaki herhangi birhareketlenmenin doğrudan fiziki etkisi Türkiye’ye olmaktadır. Türkiye’nin yegane kalması asla mümkün değildir.

Suriyelilerin varlığı ile Doğu Türkistan meselesini aynıkefeye koymak ve buradan hareketle “Suriyeliler gitsin, Doğu Türkistanlılar gelsin” gibi önermelerde bulunmak da konuyu bulandırmaktan, antipatik kılmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.

“Doğu Türkistan baskı altındadır. Bu baskının tüm dünyanınortak çabası ile ortadan kaldırılması için Türkiye daha çok çalışmalıdır, baskıpolitikalarının birinci derece mağduru olarak bir şekilde Çin’in elindenkurtulan Uygur Türklerine ise sahip çıkmalı ve onların geçmişte olduğu gibi Türkiye’ye sığınmalarına izin vermelidir” biçiminde bir fikir, yaklaşım daha doğru ve makuldür.

Kaynak: ForumUSA

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir